Buyrun, ben

Buyrun, ben

30 Kasım 2009

İşe

başlıyorum yarın.
Hayırlısı.

İki bebekle araba yolculuğu

İki bebekle 2500 km gidecek kadar deli birini tanımıyorsanız, tanıştırayım.
Memnun oldum. Ben deli.

Önce ben yokken gelen yorumlara yanıt vermek istememden, post yazamama sancısını çekmekten, sonunda vazgeçtim yanıt yazmaktan. Beni okuyan anlar...
Neyse, işte ben oyum. Deli.

Aslında, bir haftadır bloğumdan ayrı kalmanın sancısıyla başlıklar cümleler kafamda uçuşup duruyordu. Ama baktım olmayacak. Vaktim de yok. Bari, şöyle kısa kısa cümlelerle özetleyeyim (parantez içleri iç ses):

Yolculuğumuz bulutların üstünde başladı (o siste ve gecenin karanlığında arkada iki bebek, yanında horul horul ve de fosur fosur uyuyan benle araba kullanan kocama tebrik ve teşekkürler)..
Aksaray'da, ilk hekimlik yaptığım, yalnız günlerin sancısını çektiğim, büyüdüğüm, olduğum şehirde, bir gece konakladık.. Eski dostlarla lafladık, bebekleri uyutup kocaları maça yollayıp (o yorgunluk ve uykusuzluğuma rağmen) geceledik, konuştuk, gülüştük, dertleştik (vay be, 10 yıl mı olmuş, 10 yıl İfom, dile kolay, az mı gözyaşı döktük beraber, az mı güldük, şimdi kucaklarımızda bebeler, Nesli, Rengin, ne çabuk geçiyor yıllar, büyüdük mü biz şimdi yaşlandık mı kızlar?) Evimize vardık... Gülen güneşli, portakal çiçeği kokulu evimize.. Sevgi çemberi, kucak böcekleri zevkten dört köşe, baba evi gibisi var mı?
Dolandık meyve bahçelerinde, su kıyılarında, mahallemizde kasabamızda.. Erzin yetmedi, Osmaniye'ye, İskenderun'a da uzandık.. Sevdiklerimizi özlediklerimizi gördük....
Yetmedi, Adana'ya Bernama ateş parçası Tunç'a da gittik bir öğleden sonra.. (Bernam, sizinle hiç fotoğraf çekmemiş olup, şu Hasan Usta'nın kebabı için fotoğraf makinesini almaya 13 kat inişim sana bir mesaj vermesin.. Kebabı senden çok özlediğimi sanma :)))
Masaya sığmayan salata çeşitleri ve çiğ köfte de size selam söyledi...

Bernam, doyamadık size kısa sürede, bize bekleriz, daha bitmedi laflar, söylenemedi şarkılar (bebek gürültüsünden açamadım bile konuyu hehe :)))
Bu arada Iraz'la tanıştık dolaylı yoldan, telefonda, vakit yetseydi de görüşseydik...
Sonra babama gittik, orada öylece yatıyor işte... Duamızı ettik, mekanı cennet olsun, yattığı yer ışık dolsun inşallah...
Babamın büyüdüğü benim de büyüdüğü topraklara gittik, orda çocuklar gibi şendik, traktöre bindik tarlaya gittik, ağaçtan portakal topladık yedik, rahmetli babacığımın "Yapılı pınarı"ndan su içtik...
Kardeşler kardeş çocukları kardeş torunları hep beraberdik.. Çocuklarım hiç olmadıkları kadar iyi vakit geçirdiler, toprak çekti onları, enerji verdi..
Hayırlar verdi babamın toprağı, bayramdır sevaptır, küsler barışsın dedeler pamuk nineler çocuklarının yanına taşınsın, kararlar verildi.. (deli Beyhan'la deli ben olmasa kaç kış daha geçerdi, yalnız sessiz evde dedem? Sen de haklısın, toprağın orası senin, evin, barkın, ama artık geceler çok soğuk dedem, yalnızlık size iyi değil artık)

Sonra toplandık, çıktık yola, Ankara'da mola, çook sevilen başka dostlarla bayramlaşmaya, Co teyzem iyi ki varsınız, yeni gelin Sema çok tatlısın, bunu okumuyorsun tahminime göre ama çok sevdik seni bilesin...
Velhasılı kelam, biz gittik, geldik.
Uzun lafın kısası: Bu yazıdan alınacak mesajlar:
İki bebekle yola çıkacaklara çok kısa öneriler:
1. Çok valiz almayın, mutlaka çamaşır yıkanacak bir yerler bulursunuz, ne kadar eşya o kadar havale... Ben bu kez, tek çocukla gittiğimden daha az valizle gittim.
2. Çocukların ilaçlarını, mama malzemelerini, biberon - su meyve gibi şeyleri yanınıza koyduğunuz bir çantaya alamıyorsanız bile, bagaja hakim olun, herşeyin yerini bilin, aradığınızı kolayca bulun.
3. Yola mümkünse gece çıkın, çocukların uyku saatinde ne kadar yol alınırsa kar. Biz 2 gibi çıktık, yolu ikiye böldük, giderken bir gece konakladık, dönerken de uzun süre durakladık. Molaları yolun çoğunun bittiği azının kaldığı mesafelere göre ayarladık. Böylece uyanıklarken çok az yol gittik aslında. Hatta Tuna iki saatte bir uyuduğu için, uyanık olduğu saatlerin çoğunda molalar verdik.
Dönerken de buna uymaya çalıştık ama bayram dönüş trafiği, yağmur, kötü hava şartları son üç saat sabır denemesi şeklinde ikisi bir yandan bağırdı durdu....
4. Damla'yı oyalamak için her seyahatte olduğu gibi yeni kitaplar aldım (benimki kitaplara çok düşkün, bu yeni bir oyuncak ya da elini oyalayacak meyve çubuk kraker vs de olabilir).
5. Tuna normalde arabada uyuyamaz, yardımcı olmak için fön ve pışş pışş cd.lerimizi ve Damla'nın Bizim Ninniler'ini de aldık, gece uykuları bölününce yardımcı oldu (radyoda çekmeyen bir frekans ayarlanarak beyaz gürültü yapılabilir, bazen bağıran Tuna'yı susturmada işe yaradı)
6. Sık sık mola. Sabır. Pozitif düşünce.
7. Olmazsa olmazlar: Portatif oturak, İkea mama sandalyesi, çubuk kraker, sakız, cd.lerimiz, kitap ve oyuncaklar, emzik.
Yolculuktan korkmak değil eğlenceli hale getirmek gerek.
İyi yolculuklar.

20 Kasım 2009

Ek gıdalara geçişin duygusal boyutu

Bugün Tuna beye ilk defa muhallebi yedirirken, çok, çok kötü oldum.
Anne sütü vermek kolaylıkla takıntı haline getirilebilecek bir konu. Bebeğinle kurduğun duygusal ve fiziksel bağ bir yana.. O miniğin sana muhtaç olduğunu, senden başka kimsenin onu besleyemeyeceğini, birbirinize ait olduğunuzu her an hatırlatan bir şey.
Bütün çabalar, sanki emzirme işi sonsuza kadar sürecekmiş gibi devam ediyor, sütüm artsın, bebeğime yetsin diye parçalanıyorsunuz.. O esnada, bir bakıyorsunuz ki bebeğiniz büyümüş, dana olmuş. Artık o kocaman vücuda anne sütü yetmiyor...
Damla'da böyle olmamıştım, açık söyleyeyim. O zaman 4 aylıkken nöbetlerim başlamış ve ayda 8 kez geceleri kızımdan ayrı kalmıştım.. Belki de bundan, 6 aylıkken de işe başlayınca süt namına bişey kalmadı yorgunluktan, çok fazla duygusal bağ geliştirmedim emzirmekle. 6 ay emsin yeter şükür derim diyordum, dedim de... Neyse ki.. Sonra da, sancısız bir geçişle yumuşakça ek gıdalara başladık, o daha az emmek istedi, süt daha az geldi, kansız oldu memeden kesmek. Zaten yorgunluktan bunun duygusal anlamlarını düşünecek halim de olmuyordu.
Bu kez, nedense, belki kendimi o an yalnız ve yorgun hissettiğimden, belki sınav derdine son aylarda bebeklerle ilgili dr. hastalık, beslenme gibi kararları üstlendiğimden, ağır geldi, bi kötü oldum oğluma sütüm dışında bişey yedirirken.

İnsanlar, HER ZAMAN, takıntılarının saçma olduğunu bilir ama gene de takarlar. Düşünürler, bu da ne saçma derler ama üzülmeye engel olamazlar. Eh, ben de ortalamadan hallice olduğumdan, bile bile, saçma olduğuna emin ola ola üzülüyorum ek gıdaya geçtiğimden. Bunu da burda itiraf ediyorum.
Bir yerde okumuştum, hatırlamıyorum. Emzirme ilişkisi kesilmesin diye ek gıdaya geçişi erteledikçe ertelediğini anlatıyordu. Anladım şimdi onu.
Sütümün besin içeriğinin tek başına bebeğime yetmeye devam edeceğini bilsem, sanki ben de bunu yaparmışım gibi geliyor. Amma mantığım ağır basıyor. Şimdilik dolaptaki benim sütlerle destek çıkıyorum (seyahatte mecbur formülle de tanışacak sıpa :( )
Neyse çok uzattım. Bu yazının özeti şudur: Benim psikolojim hiç iyi değil bu aralar.
Oh be anlattım rahatladım.

Kesintisiz gece uykusu denemeleri - 3. gece ve güzel bir gün

Dün geceyi ancak bugün özetleyeyim: Herşey aynı olmak üzere, 2 kere uyandı. Sonra geri uyudu. 06.15'te uyanıp emdi.
Bu gece kısmetse yola çıkacağımız için herşey altüst. Bakalım orda devam ettirebilir miyim, yoksa dönünce devam.
Bugün nasıl bir gündü öyle yahu ayrıca da...... Dün gece işlerim vardı 2de yattım. Sabah 6'da kalktım. 8'de bir makalenin düzeltmelerini yapmak üzere bir ablamın yanına Bostancı'ya gittim. 11.30da çıktım, çoook güzel (ve bana çok şey katan) biriyle buluşup yemek yedim. Ucundan azıcık alışveriş yaptık. Kızımı okuldan almayı unuttum. Daha doğrusu saatin 3 olduğunu farkettiğimde okulla aramda 20 km vardı! Annemi aradım, onlar aldı. O sırada hemen hemen aynı anda una uyandı. Onu emzirmem gerektiğini de unutmuşum. Uçarak eve geldim. Tuna'yı besledim. Damla'yı alıp İkea'ya gittim. Muhteşem mama sandalyemizden bi daha aldım, çook sevdiğim birinin çoook seveceğime emin olduğum bebeğine. Ordan kuaföre gittim, saçımı boyattım. O sırada Tuna ve Damla'nın akşam yemeği saatleri geldi. Koşa koşa eve geldim, annem Damla'yı ben Tuna'yı besledim. Kocam geldi. Bi yandan valiz yapmaya bi yandan yemek yemeye bi yandan çocukları yıkayıp yatırmaya çalıştım. Damla 22ye kadar uyumadı. beni delirtti. ben delirdim. deli. deliyim ben. deli.
Biri valizleri yapsın ben yatıcam.

İki miniği aynı anda sessizce oturtmak

Olsa olsa mama sandalyesi ile olur.
Biliyorum biraz non-Montessorici (saçma bir ifade oldu aslında) ama, başka bildiği olan varsa buyursun söylesin :)

19 Kasım 2009

Domuz gribi aşısı

oldum.

Yine mi güzeliz yine mi çiçek

Ne kadar masumsunuz...
Ne güzelsiniz... İyi ki varsınız... İyi ki sizi doğurduk!
Değil mi Özlem? İyi ki varlar..
Sen de iyi ki varsın arkadaşım :) Güzel gün için teşekkürler...

Kafam karışık gene

Geçen gün yazdım, anca yayınlayabiliyorum.. Karışık işleri sevenler, buyrun:

Kafam karışık gene… her zamanki gibi..
İşe başlamak üzereyim ve bu bir seyahatten döndüğümüz gün olacak. Altı aydan uzun süredir evde olmanın verdiği rehavet aniden ve acılı bir şekilde son bulacak..
Bu sefer, ilk doğumumdan sonraki gibi heyecanla, hevesle falan beklemiyorum işe dönmeyi.. bunda temel etken, “yarım kalmışlık” duygusu. Bir oğlak burcu insanı olup, oyum da her zaman “tam” ve “mükemmel”den yana olduğundan, planladığım – istediğim – tasarladığım birçok şeyin tamamlanmamış olması, üstüne geri dönüp çalışacağım ortamın kokuşmuş ve kendine ait pisliklerle dolu olması da ayaklarımı evime doğru geri geri getiriyor.
Stresliyim. Evet. Bunda itiraf etmeyecek bir şey yok. Bu sefer adam akıllı stresliyim.
Yarımlar tamlar alınacaklar verilecekler kafamda dans ediyor.
Her zaman söylediğim gibi, “kafamda kırk tilki dönüyor, kırkının da kuyruğu birbirine dolanmıyor”. Ama ben dolanıyorum.
Neler yarım kaldı,
1. İşe başlamadan önce şu kadın doğum derslerini bitirmeyi hedeflemiştim. Okuyacağım altı üstü beş altı kitaptı. Bitmedi. Biri bile bitmedi. Daha jinekolojiyi okuyorum, obstetriğe başlayamadım bile.
2. Elimde bekleyen makaleler, yarım yazılar, düzeltilmesi gerekenler… Hiç olmazsa bir ikisini bitirseydim iyi olacaktı. Bekliyorlar.
3. Tezimi işe başlamadan bitiririm diyordum. Şimdi sevgiyle andığım, eskisinden daha çok kanı büyük bir titizlikle toplayacağını söyleyen arkadaşımın SALAKLIĞI yüzünden, teze dair sadece hazır kitler ve üç beş kan var elimde. O da bekliyor.
4. Bebeğimin gece uykularını düzene sokacaktım. İlk uyuması çok şükür tamam, kendi kendine ya da biraz yardımla zorlanmadan uyuyor ama sabaha kadar uyumayı henüz başaramadı.
5. Kilo vermeye başlamam lazımdı. Kendimi eve ve eşofmanlara hapsettiğim aylar kuş gibi uçtu geçti. Artık insan içine çıkacağım.. Kilolarımla barışıktım evet, süt veriyorum nihayetinde.. Ama sabrım taştı, artık sıkıldım.. Hamlıktan ve hareketsizlikten her yanım ağrıyor, bu fazla kiloları taşıyamıyorum. Vücudum sinyal veriyor. Ben daha kilo vermeye başlayamadım.

Başka başka.. kafamda..
Amerika seyahatinden vazgeçtik sanırım. Çok zamansız çok masraf olacaktı. Nisanda, ben sınava girmeden hemen önce 20 günlük bir seyahat planlamıştık(m). Ama hem sınavımın olacağı dönemde kardeşimin evlenecek olması, hem maddi endişeler, hem de ders çalışmak + tez yazmak gibi ihtisas sonu dönemin kendine ait stresli işleri, bu planı yoksaymaya neden oldu.
Başka…
Bayramda memlekete yolculuk, dönüşte apar topar hastane.. Ne önceden gidip çalışma yeri / nöbetle ilgili görüşme imkanım olacak, ne de istediğim ayarlamaları yapma imkanım. Ani başlangıç. Eh hadi hayırlısı olsun.
Su akar yolunu bulur.
Her şey olacağına varır.
Zaman uçar gider, bunlar olur biter, başka tilkiler başka sorunlar döner durur.
Hadi hayırlısı.

Kesintisiz gece uykusu denemeleri - 2. gece ve ek gıdalara geçişle ilgili notlar

Hala aynı yerde miyiz? Bir adım önde miyiz?
Hayatın yolları taşlı dikenli mi güllerle bezeli mi?
Dün bütün gün ve akşam Tuna bey tabiri caizse öküz gibi emmesine ve (Allah'tan o iki ve üç aylıkken depolayabildiğim yedekteki) sütlerden içmesine rağmen doymadı. Hani kırk yılda bir sütüm çok diyordum onda da yetmedi anasını satayım.
Ama panik yapmadım. Bu bir büyüme atağı biliyorum. Bu nedenle hem sütümü artırmak hem de bebeğimi beslemek doyurmak için elimdeki tüm kozları oynuyorum.
Her sefer her iki memeyi boşaltana kadar emzirip sonra biberon veriyorum, bazen de gerekmiyor.
Dün akşam akşam öğününde (18) ve yatmadan önce (20) biberon desteği verdim. İkinci sefer 50 cc kadar arttı (hayret, hepsini bitirmedi), artanı da 23'te o uyurken içirdim. 02, 03 ve 04.30'da uyandı, babası onu geri uyuttu (Yoksa yine açlıktan mı?). Ben narkoz almış gibi bir halde uyuduğumdan sadece uyandığını hatırlıyorum o kadar. Yapıncak, haklı olabilirsin, ama burda karmaşık bir motif var, 2, 3, ya da 4buçukta uyanıyor. Anlayamıyorum alışkanlık mı, burnu mu tıkalı.. En iyisi yarın 3'te "uyutmak için uyandırmak"....
5ten 5buçuğa kadar sanırım konuştu uyuyamadı. 5 buçukta kalkıp emzirdim (günde yarım saat - 15 dk ertelemenin uygun olduğunu düşünüyorum, hedefim sabah bu beslenme ile rutin 7'dekini birleştirmek).. Şu anda saat 6'yı 10 geçiyor ve babası Tuna'yı uyutmaya çalışıyor. Onu anlıyorum, ben de sabahın 5'inde kalkıp tıka basa kahvaltı yapsam uyuyamazdım. Bu gece / sabah çok erken beslenmelerinin kesilmesi aslında bebeğimin de iyiliğine olacak, uykusu bölünüyor! Ve ben biliyorum ki iyi bir uyku = sağlıklı bir büyüme.
Planım konusunda çocuk dr.u olan çok yakın bir arkadaşımdan destek ve taktik aldım.. Tuna tahminime göre 8 kiloyu geçti ve 6 aya yaklaştı. Anne sütünün yetmemesi normalmiş, moral bozacak birşey yokmuş (bozmuyorum zaten).. Dolaptaki sütler bitene dek ordan destekle dedi... Haftasonu bir haftalık seyahate çıkıyoruz inşallah, o zaman sütleri götüremeyeceğimden, hala yetmediğini hissedersem 2 numara formüle geçeceğim. (Damla'da da tam bu kadarken işe başlamıştım ve sütüm dramatik bir şekilde hızlıca azalıp kesildiği için formüle geçmiştik)... Artı, akşam 6 öğününde formül mama ve pirinç unu ile hazırlanmış muhallebi (bkz: 150 cc suya 3 -4 tatlı kaşığı pirinç ununu pişir, içine 4 ölçek mama). Beslerken önemli bir not: bir öğün ya anne sütü ya formül vermek gerekiyormuş, memeyi desteklemek için formül verilmeyecek, ikisi aynı anda verince sindirimi ve emilimi bozuluyormuş. Aklıma gelmişken, ton balığını da açınca 24 saat içinde tüketmek gerekliymiş, yoksa histamin üretiyormuş ve allerjilere neden oluyormuş.
Tatilden dönünce ek gıdalara başlıyoruz inşallah (zaten 6 ayı bitiyor).. Çocuk hazırsa ve istiyorsa (bu sütün yetmediğiyle de anlaşılabilirmiş), kilosu fazla olan bebeklerde özellikle, 5 buçuk ayda başlanabilirmiş (Tracy de böyle diyor).. Sabah memeden önce meyve püresi, öğleden sonra yoğurt.. Bir hafta sonra öğlen sebze, bir hafta sonra içine et. 8 aylıkken balığa başlanıyormuş artık, eskiden daha geç verilirdi. Şu anda en önemli düşüncem, zar zor oturttuğumuz 4 saatlik rutinimize ek gıdaları nerden insert edeceğimiz! Yapıncak, sen bir Tracy danışmanlık şirketi açsan da ilk müşterin ben olsam! :) Hahahhaa
Aaah ah işimiz zorlaşıyor, şimdi bu ek gıdalarla uğraşma döneminde ben de işte olacağım, annneeee yetiiiş yardım ettt (iyi ki varsın annem)
Nerden nereye geldim. Uyku olayı böyleyken böyle.
Hala uyuyamadı sıpa. Yarın kısmetse sabah beslemiycem 5'te, uyuyamıyor işte bebek.

18 Kasım 2009

Kesintisiz gece uykusu denemeleri - 1. gece

Okudum, okudum. Yorumları tek tek değerlendirdim. Pratik annemin uyku serisini -tekrar- okudum. Tracy'nin kitabını -tekrar- okudum.
Düşündüm. İnceledim. Analiz ettim.
Ve şu sonuçlara vardım ve harekete geçtim:
-Büyüme atağı ile uyku sorununu karıştırdığım için panik olmuşum. Tuna bey, tabiri caizse öküz gibi emmesine ve ek olarak verdiğim sütleri lüpletmesine rağmen doymuyordu. Birkaç gecedir de açlıktan uyanıyordu muhtemelen.
-Kesintisiz gece uykusu için beklentimi başlangıçta orta seviyede tutup, bebek adımları ile yavaş yavaş ilerlemeye karar verdim, önce sabah 5'i hedef seçtim. Sonra 6 ya da 6 buçuk uygundur. Ama bunun için büyüme atağının bitmesini beklemek mantıklı.
-Dün bütün gün boyunca Tuna'nın öğünlerini artırdım, her seferinde her iki memeden emzirdim, sonra da bazı öğünlerde ek olarak biberonda süt verdim (yedekteki kendi sütümden). Gördüm ki hala doymuyor, çüş dedim ve daha vermedim.
-Uyku saati gelince, her zamanki rutinimizi uyguladık, yatmadan önceki ek öğününü emdikten sonra baktım doymadı, 70 cc daha lüpletti, sonra da 5 dakikada pat pat sırtına vurup eee diyerek uyudu.
-Yatmadan önce NLP yaptım: "Ben şimdi oğlumu yatırıcam, sabaha kadar mışıııl mışıl uyuyacak, hiç uyanmayacak"
-Yatağına çarşafının üzerine kendi tişörtümü serdim, kokumu alsın diye
-11'de uyandırmadan tekrar emzirdim, gerçi alınca uyandı (uykusu çok hafif) ama yatağına koyup yattım ben, o kendi uyumuş sonra herhalde :)
-2, 3 ve 4'te uyanmadı. 4.40'ta uyandı, ama emzik verdim (aslında 3buçuk aylıkken bırakmıştık ama şimdi acil yardım zamanı), 5'e kadar emzik emdi, uyur gibi yaptı. Arada iki kere yatır kaldır yaptım, ama ağlamadı pek. Uyuyamayınca acıktığını anladım, 5'te emzirdim.
-Yatağına koyup yattım. Yarım saat kadar uyuyamadı, babası kalkıp gazını çıkardı, 7 buçuğa kadar uyudu sonra.
-Eh, maşallah.

Cuma günü çıkacağımız seyahate kadar inşallah 5 -5 buçuk olayı oturursa fena olmaz, dönünce hemen işe başlıyorum çünkü. Gerçi seyahatler rutinin düşmanı ama elimden geleni yapacağım şaşmayalım diye.

Ayrıca, Pratik annemin önerisiyle Damla'yı da yatırınca babası kendi tişörtünü giydirdi, Damla hep yaptığı gibi 150 kere "anne" ya da "baba" diye seslenmeden uyudu... Tabii ona da biraz NLP yaptım: "Hadi kızım babana sarıl da mışıl mışıl uyu"

Fikir veren herkese teşekkür ederim. Bu seri devam edecek. Sonuçlarını ben de ziyadesiyle merak ediyorum.

17 Kasım 2009

Kesintisiz gece uykusu hakkında sesli düşünme

Bugüne kadar herkese bildiğim tüm konularda yazdıım, yazdım.. Uzun uzun yazdım, fikir verdim. Elimden geleni yaptım.
Ama bu sefer kendim için elimden geleni yapamıyorum. Bebeğimi kesintisiz gece uykusu uyutamıyorum.
Ve fikir istiyorum. Bunu okuyanlardan, fikri olanlardan, bir bildiği daha olanlardan uzuun uzuuun yorum bekliyorum. Belki biri işime yarar.
Durum şu.
Tuna bey geceleri uyanıyor ve tekrar uyuyamıyor.
Bu konuda vaktim olunca uzun bir analiz yazısı yazıcam ama durum şundan ibaret:
Çok güzel ve sakince uykuya geçiyor (maşallah).. Nadiren yarım - bir saat içinde uyansa da genelde 6 saat kadar güzelce uyuyor. Bu arada 11 gibi uyurken memesini emiyor, yani açlık faktörünü ekarte edelim.
Sonra 2 2.30 gibi uyanıyor ve bir saat kadar uykuya geçemiyor. Normalde gündüz bile 3 saatte bir emmediği için bu meme için mutad bir saat değil. 1 saat kadar uğraşarak geri uyuttuğumuzda ise en fazla 1 saat sonra tekrar uyanıyor. 4 gibi meme emiyor, bazen uyuyor bazen de sabaha kadar geri uyuyamıyor.
Bir bebeğin 6 saat emmeden, arada emerse 10-12 saat kesintisiz uyuyabileceğini evdeki modelden biliyorum. Ayrıca her uyandığında emzirirsem dolu mideyle uyumakta daha da zorlanacağını da biliyorum.
Ama bebeğimin gece uykusunun kalitesini nasıl artıracağımı bilmiyorum.. Yatır kaldır diyeceksiniz, onun için ayrı bir çalışma gerekecek biliyorum.
Bir cerrah olduğum için işe başlamadan önce uyuyabiliyor olmam gerek, bu da işin diğer yüzü.
Sevgiler saygılar.

16 Kasım 2009

Müdür karısı

Eh şu yaşımızda müdür karısı da olduk ya çok şükür...
Bu günleri de gördük ya :)
Şu sınav milletinde çalışanın kazanacağını da anladık ya
Daha ne olsun.
Çok şükür.

14 Kasım 2009

Hayatın yolları

Okuyorum sabah sabah... Merak ettiklerimi, özlediklerimi.. Pınar hasta olmuş.. Sardunya gene ne güzel yazmış.. Gülfer'den ses seda yok.. İyi haberler var ama..
Şebnem nerde? Ayça geziye gitmiş ne güzel.. Özlem fotoğrafları yüklemiş mi? Ne zaman gelecekler acaba? Pratik annem mailime cevap yazmış, teşekkürler.. Blogcu anne Elif benim yazılarıma link verip bi de teşekkür etmiş, ne kibar..
Yapo ne alemlerde? 24 saat kuralını ne güzel anlatmış, bana da gereklisinden.
Annem de iyice ihmal etti blog işini, hevesliydi aslında.. Nesli de yazmıyor epeydir..
Daha daha.. Kimler kimler... Ne güzel insanlar edindim, ne güzel insanlar sevdim ben böyle.
Bu bir iyi ki doğdun bloğum yazısı değildi, çünkü farkında değildim.
Ama şimdi farkettim.
Bloğumu yazalı, tam 4 yıl olmuş (eh kabul 4 gün sonra 4 yıl olacak). Anneannem öleli, Ayçaada blog yazmaya başlayalı, ben çocuksuzluğun özlemini çekmeye başlayalı, tam 4 yıl olmuş.
İyi ki olmuş mu?
Bence iyi ki olmuş.

12 Kasım 2009

Bıdıklar

İki bebeğim vardı: Ayşe ve Tuna...


Yetmedi bi tane daha doğurdum: Mete...

Hehehe :))


Yatır kaldır yöntemi - 4 .gün

Akşam banyodan sonra kısmı OK
Dün gece 4'ten bese uyuyamadı (sebebi 4 gündür kaka yapmamış olması olabilir diye düşündüm çünkü sabah kakasını yapıp 2 bucuk saat uyudu sabah uykusunda)
Şimdilik asayiş berkemal. Çok şükür operasyon kansız geçti.
Bu seriye son verirken küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinden öperim.
Kendime ve yeni bebeği olanlara da nice kesintisiz gece uykuları dilerim.

11 Kasım 2009

Yatır kaldır yöntemi - 3 .gün

Çok vaktim olmadığından kısaca özetleyeyim.
Akşam (gece) uykusuna uyuması 5 dakikadan kısa, ağlama süresi: 10 saniyeden kısa
Gece 3buçuk alışkanlığında emmeden geri uykuya dönmesi: 5 dakikadan kısa
Sabaha kadar 5 saat kesintisiz uyumanın değeri paha biçilemez hahahaha :)
Maşşallah benim aslan oğluma

Not: Yatır kaldıra başlarken amaçlarımdan biri gündüz uykularını uzatmaktı ama gündüzleri elimde olmayan sebeplerden evde olamadım ya da ben uyutamadığımdan bu noktada henüz başarı elde edemedik :(

9 Kasım 2009

Yatır kaldır yöntemi - 2 .gün

Bugün daha iyiydi. Tuna beyi uyutmak için evde kaldım, bakıcımıza da yatır kaldırı öğrettim. Pek ikna olmadıysa ve biraz mızıldandıysa da (of bu ne ya işin yoksa yatır kaldır on saat) itiraz da etmedi.
İlk iki uykusunu beraber uyuttuk. Uykularının ortasında uyandı, yatır kaldırla ikişer saate tamamladık. Akşamüstü olan yarım saatlik şekerlemesinde de çok şükür sorun olmadı.
Bugünkü uykularındaki toplam ağlama + uyuma süreleri:
1. 20 dk
2. 20 saniye ağlama 10 dk uyuma, ortasında 15 dk daha mızıldanma + uyuma.
3. 5 dakika ağlama 10 dk uyuma
4. Gece ise 10 dk kadar ağlama + mızıldanma, gazı varmış meğer, çıkarınca 5 dk.da uyudu.

Bakalım gece nasıl olacak...
Dün geceyi yazmıştım, 3 kez uyandı yatır kaldır sonrası, sabah 5'te emdi, uyuyamadı 1 saat ama sonra gene 7'ye kadar uyudu.

Durum böyleyken böyle.

Günün en güzel saatleri bunlar

Sabah. 06.28. Hava aydınlanıyor.
Vallahi günün en güzel saati bu.
Varsın 5'ten beri bebeğimi uyutmaya çalışmış olayım.. Şu an ayaktayım, uyanığım.
Bana dönme şansım, umudum var artık.
O kadar yorgun hissetmeyebilirim. Tüm kaslarım ağrımayabilir. Vücudum artık taşıyamadığı kiloların yükünden kurtulabilir.
Geceleri 5 saat kesintisiz uyuyabilirim tekrar.
Sabah herkes uyurken missss gibi neskafemi içip kitap okuyabilirim (mesela pelvik taban cerrahisi!)
Güne yeniden, kendi istediğim saatte başlamış olmanın verdiği enerjiyle mutlu olabilirim.
Camı açıp mis gibi sonbahar sabahını içime çekebilirim.
Günün en güzel saatlerine kavuşabilirim tekrar.
Varsın gece 4 kez uyanmış olayım, bu da geçer.
Geri gel ben.. Sabah kalkıp benzinini doldur, akşam yürüyüşünü yapmadan yatma. Her önüne geleni yeme.
Doğa ritmini tutturur gene. Ben, sen geri gel hadi artık da... Gerisi ne kolay!
Acknowledgements.
Sevgilim (gece 1500 kere uyanıp beni uyuttuğu için).
Tracy Hogg (ruhu şadolsun) (yatır kaldıra beni inanıp sürekli yanımda durup sabır sabır ya sabır şarkısını söylediği için).
Nil Gün (beni tekrar bana inandırdığı için).
Nescafe Classics (kokusuyla beni kışkırttığı için).
Dr TeLinde (bu güzel cerrahi kitabını yazdığı için).

8 Kasım 2009

Yatır kaldır yöntemi - 1 .gün

Beni izlemiş olanlar varsa bilirler, Damla hanımın uykuları (yaklaşık 16 aylıkken) çığrından çıkmış ve bir öğlen onu uyutmak için 50 dk ağlaması üzerine, ani bir kararla, uzun süredir inceleyip öğrendiğim Ferber yöntemini uygulamaya ve bu uyku komedisini bitirmeye karar vermiştim.
Kanlı bir yöntemdi Ferber, riskliydi de. Ama (ÇOK ŞÜKÜR) biraz da Damla hanımın kitap bebek olmasının etkisiyle 4 günde bitmişti o iş, ve toplam ağlama süresi hiç 50 dakika olmadan.
Bloglarda yaptığım incelemelerde ve gelen yorumlardan, Ferber'le mutluluğu yakalayan bir Sardunya var aklımda, bir de benim arkadaşım Damla ve kızı Başak. Bir de Bogcu anne sanırım.
Sonra Tracy'nin yatır kaldır yöntemiyle tanıştım, ilkin bizim ikizlerde denedi annesi ve ikisi de kendi kendilerine uyumayı öğrendi.
O zaman karar vermiştim, Tuna kuşunun uykusunun kontrolden çıkmasına izin vermemeye. Nitekim, ayakta sallamak kucakta sallamak vs... en büyük düşmanlarım oldu. Şşşş pat ile uyuttum oğluşumu, çok da başarılı oldu diyebilirim. Hatta bebek arabası ya da normal arabada bile uyuyamaz.
Ama artık 4 ayı bittikten sonra hem 3 saatlikten 4 saatlik EASY'ye geçiş, hem geceleri emme alışkanlığını artık kırmak istemem, hem de işe başlayacak olmam ve bir an evvel düzenimizin oturması gerektiğinden, babamızın sınavının bittiği bugün başladık hayırlısıyla... Yatır kaldırın ne ve nasıl birşey olduğunu anlatmayacağım uzun uzun, google'layınca birçok blogda çook güzel anlatılmış zaten. Hatta Tracy'yi okumayıp bizzat anlatan annelerden bile öğrenmek mümkün...
Söylemem gereken en önemli şey, yatır kaldırın da sütten çıkmış ak kaşık olmadığı ve en az Ferber kadar kanlı geçen bir süreç olduğu...
Bugün sabahtan bu yana yatırdım kaldırdım yatırdım kaldırdım.. Ben bittim Tuna'nın ağlaması bitmedi anasını satayım! Gece vardiyasını heyecanla bekliyorum velhasıl kelam.....
Bu yazıyı da bir seri olarak yazmak istiyorum, bakalım neler olacak merakla bekliyorum.
Bugünden notlar:
1. Sabır sabır yaaaa sabır.. Tüm eğitim metodlarının temeli sabır. Ben bu yaşımda bunu anladım.. Ne yaparsan yap bu küçük bücürler senin sabrını deniyorlar.
2. Ağlıyor kardeşim çocuk. Susmuyor. Aaaa gel Tracy kolaysa sen sakinleştirip geri yatır :)
3. Ama Tracy, Allah gani gani rahmet eylesin, sürekli kulağımdaydı sesi, sürekli bana, sabır sabır olacak merak etme deyip durdu.
4. Sırasıyla bugünkü 4 uykuda yatır kaldır süreleri (aslında ağlama-uyku süreleri)
1. 45 dk
2. 25 dk
3. 40 dk
4. 5 dk
5. Gerçekten de kesintisiz uyudu diyebilirim. Düne kadar kundakla, karanlık sessiz odada uyuyor ve en ufak seste ya da kendi kendine uyanıp destek olmadan geri uykuya dönemiyordu. Şşş pat istiyordu, teypte sürekli şşşş diyen benim sesim, yanında sürekli patt yapan bir el! Bugün ise maşallah kundaksız sessiz kapısı açık.. İkide bir uyanmadan. Maşallah vallahi.
6. Aslında Tuna kitap bebek değil tam, biraz da Nazlı bebek ama ben bu yeni sistemin cevap vereceğine inanıyorum.
7. Bütün mantıklı ve akıllı sistemler işe yarıyor galiba.
8. Geri gel kesintisiz gece uykularım. Gözlerimin şişleri in. Yaşam geri dön.

Aaa unuttum, ben bir de rejime başladım. Acilen 5 ayda 15 kilo vermem gerek :)) Hahahaha nasıl ama süper di mi...
Nil Gün beni bir gaza getiriyor bir gaza getiriyor vermemek mümkün değil kilo. Sonra da gidip LPG yaptırıcam göbeğime. Şu Mayıs gelmeden 55 kilo olmam gerek. Ara ara yazarım kilomu. Bakalım Nil Gün işe yarıycak mı hahahhaaah :)

4 Kasım 2009

Aaaa bugün 4 Kasımmış

Bugün ölmüştü babam. Bile isteye bu tarihi ezberlememeye çok uğraştım sonunda bana da öğrettiler.
Bari günlerden ayın kaçı olduğunu farketmeyeyim dedim bak gece 21.28 itibariyle farkettim yine de.
Eh ben her gün bir an bile aklımdan çıkartmıyorum onu da, ölüm yıldönümünde de buraya yazmak varmış.
Allah rahmet eylesin babacım yattığın yer ışık dolsun mekanın cennet olsun.

İyi şeyler de oluyor.

Hep karanlık.
Mı.
Değil şükür.
Hep karanlık yeter artık.
Mı.
Değil şükür.
Çalışan başarır.
Mı.
Sanırım.
(Emin değilim. Sınav sistemlerini anlamaya çalışmayı bıraktım da ondan.)
Çalışıyoruz.
Başarırız biz bu işi.
Hadi göster kendini.
Ben biliyorum sen yaparsın.
Çalıştın.
O kitaplarda yazan herşeyleri öğrendin.
Yaparsın.
Yapamasan da bişey olmaz.
Çünkü çalıştın. Ben biliyorum.
Bazı insanlar ders çalışmak için yaratılmış (ben) bazıları da çalışmasa da olur için (sen).
Bu nedenle senin çalıştığın her gün daha da kıymetli.
O yüzden diyorum, sen bana göre bile çok çalıştın.
Yaparsın sen biliyorum.
Hadi göster kendini.
Not: Sınava kadar kapalıyız. Her duaya açığız.