Buyrun, ben

Buyrun, ben

26 Ekim 2010

Gaziantep Hayvanat Bahçesi

Büyük. Temiz. Doğal ortam başarılı.

Ama beni etkileyen çam ağaçları oldu. Babam ormancı olduğundan çam ağaçlarının içinde büyüdüm denebilir, hatta çam ormanındaki yayla evimizi de aileden tek ben seviyordum da denebilir.

Bu nedenle, çoook büyük bir çam ormanının içine kurulmuş bu yeri sevdim. Bakınız, tropikal ormanda kurulmuş, safari yapabilirsiniz :))))


Hayvanları buyrun:



Gerçekten anlatıldığı kadar varmış.. Gerçekten Darıca'dakinden güzel, daha büyük, daha temiz, bakımlı. Ağaçların araları yemyeşil çimen. Akvaryumlar barınaklar temiz.

Neticede hayvanat bahçesi, bir yere kadar olabilir, ama nispeten doğal yaşam alanları yaratmak konusunda da başarılı. Yani gezerken içim çok sızlamadı, zavallı hayvanlar deyip durmadım.

Birçok hayvana ayrılan yer o kadar genişti ki, uzaktan göremiyorsunuz hatta. Mesela geyiklere koca bir tepe vermişler, koşup oynuyorlar, dürbünle gelelim dedim bir dahakine hatta :)





Çocuklarla vakit geçirmek için çok güzel bir ortam. Pazar günü olmasına, hatta yazdan kalma 27 derecelik bir sonbahar günü olmasına ve ileri derecede kalabalık olmasına rağmen rahatsız olmadık, geniş alan kalabalığı hissettirmedi. Ailecek vakit geçirmek için çok uygundu, ara ara hayvanları unuttuk hatta, şişme parkta zıpladık, çocuk parkında kumda oynadık, at bindik, yemek yedik, çimenlere serilip oynadık. Çocuk Hayvanat Bahçesi diye bir bölümde minik bir çiftlik kurmuşlar, her türlü çiftlik hayvanı var, orada onları sevdik (gerçi benim babaannemin çiftliğinde hepsi vardı ama artık onları göremeden büyüdükleri için :(





Kısacası, Antep'e geldiğinde sevgili okuyucu, seni ve minik böcünü ilk götüreceğimiz yer burasıdır :)

23 Ekim 2010

"Milk" sorunsalı

Koca kişisiyle ara ara İngilizce söylerdik bazı şeyleri, bücürler anlamasın diye.
Örneğin bugün, dışarı çıkacağımız zaman, "aşkım milk alalım mı" dedim (hani süt lafını duyan bazı cüceler süt diye tutturmasın vakitli vakitsiz diye)
Dedi ki.
"May I take milk anne?"
O ne demek kızım dedim
Süt alabilir miyim anne dedi.
Şiştim vallahi.
Biz acilen İtalyanca Almanca falan bazı başka diller öğrenip geliyoruz.

İki yaş sendromu

Bu iki yaş sendromunun iki yaş bitince geçmesi gerekmiyor muydu? Terrible two horrible three denen şey doğru muymuş gerçekten?
Ben ne yapacağım, bu model gitgide zorlaşıyor
arkadan da terrible two geliyor imdaaaat yetişiiiin

21 Ekim 2010

Slow living

Anadolu'da hayatı çook daha yavaş hayal etmiştim. Yavaş yavaş.. Sakin sakin... Bizi tanıyanlar bilir, İstanbul'un koşturmacasından telaşından bıkmıştık..
Ve fakat...
Antep patladı sevgili okuyucu. Burda da hayat koşturmaca. Mesela sabah 5'te başladığım günüm hala aktif bir şekilde devam etmekte, Antep'in ardından ben de patlar mıyım acep?
Bu asistanlık meğer ne rahatmış, sorumluluk yok, işbölümü ekip çalışması süpper, bibaşınalık ne fenaymış.
Anacığımın dizinin dibi ne rahatmış (bunu yeni farketmiş gibi davranmayacağım zira 3 yıldır ne şanslıyım dedim durdum)
Her sokağını her karışını bildiğin şehirde yaşamak ne iyiymiş, sürprizleri bile tanıdıkmış..
uzun lafın kısası..
Oğlak kişisi değişikliği hiiç mi hiç sevmezmiş.
Bu yüzden alışma süreci çabuk geçsinmiş.. :)

12 Ekim 2010

Bloğum bloğum cici bloğum

Ayyy benim bi bloğum vardı di miiiiii :))
Neyse sevgili okur, Antep'e yerleşildi, bu haberi buradan sevinçle veririm ki, merkezde bilmemkaçyüüüz metrekarelik şahane bir ev tutuldu, daha da sevinirim ki merkezde büyüüük bir hastenede işe başlandı..
Koca kişisinin tayini istediği şubeye çıktı, Damla kişisi okuluna başladı (İngilizce öğreniyor sıpa, Amerikan Kültür Kids'te, anneanne bu circle diyor mesela :))) ya da benim gözüm mami yerine benim bözüm bluu diyor hahaha :))
Tuna kişisinin bakıcısı eh fena değil, Tuniş konuşmayı Entep'li öğrenecek orası kesin :))) (Anne kak gedek, şeklinde :)))) Ama kadın öpüp kokluyor oğluşumu, peşinden ayrılmıyor ve şahane yemek yapıyoorr
Anneanne bizde hala dönmedi hahahahayt
Teyzoşlar da yarın geliyor.
Maşallah de sevgili okuyucu deymeyin keyfime.. de

Henüz evimin salonunda bir gece oturabilmiş değilim, uyku saatimi sabah altı akşam 9 gece süresince saat başı mesai şeklinde ayarladığımdan :( Geldiğimiz gibi ikisi de hasta, üst solunum yolu, ayrıca sitenin bahçesine ilk çıktığı gün Tuna hepimizin yanında düşüp yüzünü gözünü parçaladı :( O şekilde fotoğrafını çekmedim suçumuzu belgelemeyeyim diye :(

Neyse, hastalık gelir geçer, gönüller bir olsun. Sen maşallahını, geçmiş olsununu, gönüller bir olsununu esirgeme sevgili okuyucu.
Ben biliyorum senin iyi dualarınla nerelere geliniyor, neler neler oluyor.
(İyi düşün iyilikleri çek)

Çoook teşekkür ederim, çok.
Herkese, bizim için dua eden herkese. İşte ordayız, istediğimiz, umduğumuz, sizin dua ettiğiniz yerde.
Ayrıcana da yazmayı nasıl özlemişim, nihayet internete kavuştum.
Artık burdayım gene, beklerim.
Gelin.