Buyrun, ben

Buyrun, ben

10 Eylül 2010

Allah kimseyi evladıyla sınamasın

Hikayeyi bilenler biliyor zaten. Günlerdir de yazamadım zaten.
Tekrardan anlatıp üzmeyeceğim kimseyi.
Minik bir melek, kocaman bir nehir olup aktı, çağlıyor şimdi, o kadarını söyleyeyim..
Allah'tan rahmet dilerim, ana baba ablasına da bol bol sabır ve dayanma gücü.

9 Eylül 2010

Şeker

Şeker gibi bir bayram dilerim.
Benimki de (mi) şeker gibi?
Sabah ilk iş babama gittim, bir de dedeme.
Pardon önce neneme. Bedeni hayatta aklı kocasının yanında öteki dünyada olan nur yüzlü dedemden yadigar kalan neneme.
"O emanetini teslim etti sıra bende" diyor.
Maaile nenemin (yeni) evinde toplandık bayram yemeğine ama nenem kaçtı, çiftlik evine gitti, kocasından yadigar evine.

Öbürgün nişan.

Daha öbürgün Antep yolları taştan. İşe başlamaya, ev bulmaya. Tanımaya. Solumaya. Görmeye koklamaya.

Bakalım hayat bize neler hazırladı?
Hadi hayırlısı.

1 Eylül 2010

Belirsizlik mi fena bekleyiş mi

Ben bu kez gerçekten çok sıkıldım.
Aylar sürdü bekleyişim(iz), belirsizlikleri belirleyemeyişim(iz)..
Neyse ki (bence) listedeki en iyi yer bana çıktı kurada.. Herkesin iyisi kendine.
Neyse ki güvenli, neyse ki havaalanı var, neyse ki baba toprağımıza yakın.
Neyse ki eşimin çalışabileceği bir iş var orda..
..da..
hadi artık.
Ev toplamak, ev kurmak, eşya seçmek (evet bu zevkli ama ev ortada yokken neye göre neyi seçiyoruz ki, seçemiyoruz bişey), ne zaman gideceğini bilmemek,
hergün bugün mü diye merak etmek.
Mesela,
bir haftasonu bebeklerimizi alıp arabamıza binip biryerlere gitme planı yapamıyoruz... çünkü haftasonu nerede olacağımızı bile bilmiyoruz!