Ben
öyle hastalanınca da güzel görünen bakımlı kadınlardan
değilim. Zaten pek de hastalanmam. Misal, geçen sene zatüre oldum
(apikal lober pnömoni) ve ayakta geçirdim. Ne tek bir gün izin
rapor ne birşey. 40 derece ateşle ameliyat yaptım. Öyle pek grip
falan da olmam.
Ama
bu sefer fena çarpıldım. Bir günlük İstanbul gezimde (gitmesem
iyiymiş) çok gerek varmış gibi midye yedim (yemez olaydım) ve
havaalanından acile döndüm.
İlk
dört gün gözümü bile açamadım. Sadece damardan serumla
beslendim. Yemek kokusuna varana kadar, su kokusundan bile midem
bulandığından, ilaçları bile içemedim. Günde beş litre seruma
rağmen hala kuruydu vücudum, günde 17 kere rekorum olarak ishale
çıktım, ateş bir yandan.
Yatağın
üzerine çarşaf gibi serildim ve kalkamadım!
Zatüreyi
ayakta ve hatta çalışarak atlatan benim, ileri derecede ağırıma
gitti elden ayaktan kesilmek. Tam beş gün ağzımdan herhangi bir
şey alamadım – ki buna su da dahil. Susamadığım için değil
ama, insan su içtiğini bile düşününce öğürüyor. Ağızdan
almam gereken ilaçları içemedim. Gelen yemekleri yiyemeden geri
gönderdim. Dördüncü gün falandı, oğluma diye gelen armutu
yedim diye sevinçten ağladım ve hemen akabinde de azar işittim,
diyete uymadığım için. Savaş zamanında insanların öldüğü
kadar varmış tifodan. Bana uygulanan destek tedavinin, serumların,
antibiyotik tedavisinin savaş şartlarında bu illet mikrobu
kapanlara uygulanabilmiş olması imkansız.
Günlerce
havası alınmış balon gibi yattım. Ne konuşabildim, ne
gülebildim, ne de telefonla sosyal medyayla televizyonla kitapla
gazeteyle ilgilendim. İnsan hani hastayım yatıyorum bol bol kitap
okudum falan der ya, ben sadece yattım. Ailem hastalarım
arkadaşlarım gelmiş gitmiş kapından bakıp acımış halime,
hiçbirini tam hatırlamıyorum: Gebelerim doğurdu gözümün
önünde, başımı kaldırıp bakamadım. Alt kata ultrasona inmem
gerekti, ışıktan ve sesten o kadar rahatsız oldum ki, montu
üstüme örttüm, kapşonunu da yüzüme, tekerlekli sandalyede
başımı dik tutamadım yatarak gittim.
İyileştikten
sonra bile, tamamen iyi hissetmiyorum. Enerjim azaldı, farkındayım.
Gülümsemem azaldı. Saçlarım dökülüyor. Adet görmedim. 2
aydır Dukan diyetiyle sadece 2 kilo vermişken bir haftada da o
kadar verdim. Yüzümde derin derin sivilceler çıktı. Boğaz
enfeksiyonu oldum (ki ben olmam). Vücudum bir şeyler anlatıyor.
Neden
anlattım bütün bunları? Aslında bu yazıyı yazmayı hastanede
yatarken düşünmüş ve planlamıştım.. Üzerinden birkaç hafta
geçince ben bile unuttum ne kadar kötü olduğunu.
Diyor
ki vücudum, bana iyi bak. Doğru beslen. Spor yap. Beni sev. Kendini
sev.
En
önemlisi: Sağlıklıyken şükret sağlığına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder