Buyrun, ben

Buyrun, ben

14 Nisan 2016

Bu devirde tifo mu kaldı?

Ben öyle hastalanınca da güzel görünen bakımlı kadınlardan değilim. Zaten pek de hastalanmam. Misal, geçen sene zatüre oldum (apikal lober pnömoni) ve ayakta geçirdim. Ne tek bir gün izin rapor ne birşey. 40 derece ateşle ameliyat yaptım. Öyle pek grip falan da olmam.
Ama bu sefer fena çarpıldım. Bir günlük İstanbul gezimde (gitmesem iyiymiş) çok gerek varmış gibi midye yedim (yemez olaydım) ve havaalanından acile döndüm.
İlk dört gün gözümü bile açamadım. Sadece damardan serumla beslendim. Yemek kokusuna varana kadar, su kokusundan bile midem bulandığından, ilaçları bile içemedim. Günde beş litre seruma rağmen hala kuruydu vücudum, günde 17 kere rekorum olarak ishale çıktım, ateş bir yandan.
Yatağın üzerine çarşaf gibi serildim ve kalkamadım!
Zatüreyi ayakta ve hatta çalışarak atlatan benim, ileri derecede ağırıma gitti elden ayaktan kesilmek. Tam beş gün ağzımdan herhangi bir şey alamadım – ki buna su da dahil. Susamadığım için değil ama, insan su içtiğini bile düşününce öğürüyor. Ağızdan almam gereken ilaçları içemedim. Gelen yemekleri yiyemeden geri gönderdim. Dördüncü gün falandı, oğluma diye gelen armutu yedim diye sevinçten ağladım ve hemen akabinde de azar işittim, diyete uymadığım için. Savaş zamanında insanların öldüğü kadar varmış tifodan. Bana uygulanan destek tedavinin, serumların, antibiyotik tedavisinin savaş şartlarında bu illet mikrobu kapanlara uygulanabilmiş olması imkansız.
Günlerce havası alınmış balon gibi yattım. Ne konuşabildim, ne gülebildim, ne de telefonla sosyal medyayla televizyonla kitapla gazeteyle ilgilendim. İnsan hani hastayım yatıyorum bol bol kitap okudum falan der ya, ben sadece yattım. Ailem hastalarım arkadaşlarım gelmiş gitmiş kapından bakıp acımış halime, hiçbirini tam hatırlamıyorum: Gebelerim doğurdu gözümün önünde, başımı kaldırıp bakamadım. Alt kata ultrasona inmem gerekti, ışıktan ve sesten o kadar rahatsız oldum ki, montu üstüme örttüm, kapşonunu da yüzüme, tekerlekli sandalyede başımı dik tutamadım yatarak gittim.
İyileştikten sonra bile, tamamen iyi hissetmiyorum. Enerjim azaldı, farkındayım. Gülümsemem azaldı. Saçlarım dökülüyor. Adet görmedim. 2 aydır Dukan diyetiyle sadece 2 kilo vermişken bir haftada da o kadar verdim. Yüzümde derin derin sivilceler çıktı. Boğaz enfeksiyonu oldum (ki ben olmam). Vücudum bir şeyler anlatıyor.
Neden anlattım bütün bunları? Aslında bu yazıyı yazmayı hastanede yatarken düşünmüş ve planlamıştım.. Üzerinden birkaç hafta geçince ben bile unuttum ne kadar kötü olduğunu.
Diyor ki vücudum, bana iyi bak. Doğru beslen. Spor yap. Beni sev. Kendini sev.
En önemlisi: Sağlıklıyken şükret sağlığına.

Hiç yorum yok: