Buyrun, ben

Buyrun, ben

30 Ocak 2007

Sabahları bir fincan neskafe

Jacobs. Classics. Maxima.
Aç karna. uyanır uyanmaz.

Uyanma, düşünme, kendikendine kalma saatlerim. Yıllardır benden kimse çalamadı (bir iki ay bulantılarla boğuşurken minik kalbim çaldı sadece..)
Annemlerde, kayınvalidemlerde, halamlarda birer kavanoz Jacobs. Beni bekliyor. Tatillerde yanımda (mecburen ikisi bir arada, taşıma güçlüğünden).

İtalya'da çeşmeden su içilebildiği bilgisi sabahleyin herkes uyurken çıkıp sıcak su arama derdinden kurtarmıştı beni.. Manavgat'ta resepsiyonda sıcak suyun olduğuna şüphe ettiğim (!) pansiyonda bir milyona Türk kahvesi makinesi almıştım, su kaynatmak için.

Erken yola çıkacaksak daha da erken kalkarım, altıda çıkacaksak beşte mesela... Ki, birileri hadi geç kaldık, senin kahve keyfini mi bekleyeceğiz demesin diye. Derse diye de, minik termosumda sıcak su eksik olmaz. Sonra sekiz buçukta mesai başlayacaksa altıda kalkarım hep.. aynı nedenden.

Kimseler uyanmadan.. Yazın balkonda, kışın evin en sıcak odasında.. Şu aralar minik kalbimin odasındaki koltukta.

28 Ocak 2007

Bebeğim, hazırlıklar ve stres meselesi

Kızımın:
1. Perdesi hazır, rustiği değil (babası uflaya puflaya rustiği tutmamakta inat eden duvarla boğuşuyor :)
2. Yatağı hazır, döşeği değil (Ikea'da kalmamıştı, neredeyse tekrar oraya gidip o kalabalığa girmektense sünger döşek alacağım kızıma. Bu arada bizim oralarda yatağın kendisine, yani karyolaya değil de içine serilen yatağa döşek derler)
3. Bezi hazır, zıbını değil (kaç tane almak gerekli bu zıbınlardan bilmiyorum ki, çok şirin oldukları için taa ne zaman sevmek için bir tane almıştım ama daha almak gerekli sanırım)
4. Havlusu hazır, banyosu değil..
5.Bissürü şeyi hazır kısacası, bissürü şeyi değil...

E ama bu listenin de sonu yok ki, banyo, şampuan, bazı kozmetikler (krem, nemledirici, bebe yağı), emzikler, biberonlar...

Aslında ben severim böyle şeyleri, hatta şu sıralar tek merak ve ilgi alanım bu, ama son ana bırakıyorum bu ayrıntıları.. Kızım herşeyin hazır olduğunu farkedip de erken gelmeye kalkmasın diye :)

Bu arada bugün gazetede okuduğum bir yazıda diyordu ki, bir bilimadamı demiş ki, gebeliği stresli geçen annelerin bebeklerinde zeka geriliği oluyor.. Tamam stresli annenin bebeği de stresli olur falan da, bu zeka geriliği biraz iddialı olmamış mı? Yok streste kortizol artarmış da, o da bebeğin beynine gidip özür yaparmış da.. Fikir yürütme tarzında şeyler... Ben bilimadamı sayılmam, ama yine de birçok çalışma ile doğrulanmadan böyle iddialı birşey yazmak... Kaç tane kontrollü çalışma yapılmış, kaç tane zeka özürlü bebek var ortada.. Ne yapayım yani, çocuğum yillardir olmuyor diye gebelikte her an onu kaybetme korkusunu üzerimde atamıyorsam, ya da babam öldüyse ben gebeyken, ben de okyanus suyu değilim ki, istediğimde sakin, istediğimde stressiz olabileyim..
Değil mi ama?

24 Ocak 2007

Gebe mi hamile mi

Minik kalbim hayatımın tüm sayfalarını dolduran bir roman oldu.. Daha doğmadan, ondan başka birşey düşünemez, yapamaz oldum. Hayat bu muymuş?

Hamileliğin getirdiği duygudurum dalgalanmaları yakamı bırakmıyor yine de.. Bugün çok mutluyum, yarın çok mutsuz. Nedenli nedensiz öfkeleniyorum, üzülüyorum.. Yine de içimde biri olduğunu düşününce herşey boyut değiştiriyor.

Bu nasıl bir mucizedir, içimde onu üretiyorum, büyütüyorum.. Sağsalim doğup kucağıma aldığımda "bu benim içimde büyüdü" diyeceğim, minik bir kız.

Minik kalbim benim... Pıt pıt pıt atan minik bir kalptin, kocaman bir kız oluyorsun. İnşallah herşey yolunda gider.

Bu arada, bu post da benim ruh halim gibi oldu. Bari bir de soru: "Gebe mi hamile mi?" Ben gebe diyorum alışkanlıktan ama kardeşim ve dahi birçok kişi hamile de diyor. Ama gebe işte, ne yapayım.. :)

18 Ocak 2007

Mutlu yıllar kalem

Canım arkadaşım,
hayatın en zor dönemi olan lisemin, üniversitemin dert ortağı
anılarımın diğer yarısı
dünyanın en tatlı bebişinin anası
anna'nın anası
canım benim
mutlu yıllar

17 Ocak 2007

Minik kalbimin babası

Gel artık aşkım
Bak kızın seni özledi.

11 Ocak 2007

Bugün benim doğumgünüm, hem sarhoşum hem yastayım

Nedense her doğumgünümde dilime takılır. Ama gerçekten nedenini bilmiyorum.
Dünden beri dilimde kelimeler...

Bugün benim doğum günüm.. hem sarhoşum hem yastayım..
(Ama bu yıl gerisini söylemek istemiyorum...)

Hem artık yasta da olmak istemiyorum...

İyi olmak istiyorum.
Minik kalbimi kucağıma alıp sevmek istiyorum.

İyi ki doğdum yine de.

5 Ocak 2007

Bebeğimin odası

Önce herkese, iyi dilekleriyle yanımda olduğunu hissettiğim herkese burada teşekkür ederek başlayayım :)
TEŞEKKÜRLEEEEERRRR

Minik kalbimin odası için saatleeer süren alışveriş ve biraz da alamayışveremeyiş sonrasında farkettim ki, ben aslında kendime bir hayal odası, huzur odası ve bebek odası yapmak istiyorum.
E herkes biraz kendisi için yapmıyor mu bu bebek alışverişini? Yoksa ben mi normal değilim?

Bebeğimin eşyalarınıIKEA'dan almaya karar verdik, çünkü mobilyacılar sitesinde gördüğüm mobilyalar bana çok itici ve gerçeklikten uzak geldi. Çok büyüktüler ve üzerleri bana korkutucu gelen tekdüze (ve heryerde aynı) resimlerle süslüydü. Oysa ben daha sade, ufak tefek ve az yer kaplayacak, daha çok oyun alanı bırakacak birşeyler arıyordum. Böylelikle, IKEA'da şu elbise dolabını da içeren takımı bulduk:

Yatağı ile dolabını aldık, diğer parçalarını da, artık minik arabamıza sığdığı kadar peyderpey alacağız.

Duvarlar için uçuk yeşil ve açık bej gibi iki renk boya aldık. Duvarlara asmak için kedi ve dinozor resimleri aldık.. Bebeğimin resimlerini çekmek için fotoğraf makinesi aldık.

Artık heyecanla bekliyoruz minik kuşum gelsin, minik beşiğine yatsın, annesinin kollarından babasının kollarına atlasın.

3 Ocak 2007

Kurban bayramının dördüncü günü gerçeği

Bir gerçeği ihmal ve göz ardı etmişiz bu günle ilgili plan yaparken..
Kurban bayramının dördüncü günü yağmur yağar.
Bu hep böyle olmuştur.
Ben kendimi bildim bileli ve hayatı fark ettim edeli hep yağmıştır.
Belki onbeş belki de yirmi yıldır.
Kesilen kurbanların sokak ve bahçelerdeki kanları kesilsin diye yağdığını düşünmüşümdür hep.
Ama hep öyle olmuştur.

Bugün de yağıyor.

1 Ocak 2007

Mutlu bayramlar, iyi yıllar...

Minik kalbim ve ben (bi de babasi)
herkesin tüm bayramlarının ve yeni yılının çokkkkk mutlu olmasını diliyoruz
Ama çoook mutlu.
Katıksız, saf bir şekilde mutlu.
Hani bir minik kalbin pıt pıt atışını ilk duyduğunuzdaki gibi.... Sonra da büyüdüğünü gün gün izlediğinizdeki gibi.