Buyrun, ben

Buyrun, ben

31 Mayıs 2009

Bu yazının başlığını değiştirdim çünkü spam saldırılarına maruz kalıyordu

Hayatımın formatı değişmiş bunu farkettim... Ben pozitif düşünür hayaller kurardım.. Dahası, kurduğum hayallerin gerçek olacağını bilirdim bir gün..
Mesela, birgün, Yalova'da şu resmi çekmiştim:

Bir an için gördüğüm bu evin aynısının, bir gün bizim de olacağını bilerek.. Aynı güneşli bahçe, aynı çiçekli balkon, aynı çatı-arası-hobi-odası....
Arka bahçede ağaç ev...
Odalar bembeyaz.. herşey bembeyaz... Evde çocuklarım.. Sevgilim... Sevdiklerim...

Hayal kuramıyor muyum artık? Birçok insanın benzerini (daha fazlasını) yaşadığı iki üç acı mı beni yordu yıldırdı?
Güneşi alıp yüzüme süremeyişim neden.. Şu güzel ışıklı şehire yerleşip orada yaşamak isteğim nerde?

Ben, nerdesin? Geri gel.. Al hayallerini de gel.. Al gülümsemeni de gel. Mutluluk yetmiyor (şükretmeye devam et gene de hergün) ama gül, gül biraz, hayal kur,
ben, geri gel bana.
Güneşini, ışığını, mutunu, herşeyini al da gel.
Hem de bugün akşam olmadan gel.
Yarın ben olarak uyan.
Sen bile şaşır eskiye nasıl bir günde dönebildiğine.
Enerjine, sabrına, mantığına tekrar kavuş.
Ben, geri gel.
Hadi.

21 Mayıs 2009

İkinci bebeğini bekleyen bir anne neler yapar - neler yapamaz?

Daha önce yazmıştım, bu ilkinden çok farklı diye.. İlkinde tamamen hayata ara verip doğum hazırlıkları ve "bebek için şeyler"le uğraşıyordum. Bu kez, zaten hayatımın tüm alanlarını dolduran bir güzellik var ve bir yandan da işime, hayatıma çok da ara vermeme, "pause'a basmama" isteği hakim bende. Yani süper anne olma isteği!
Bu nedenle, çok da birşey yapamıyorum bebişle ilgili.. Evde olmamın kızımla beraber vakit geçirebilmem için bana verilmiş bir armağan olduğunu düşünüyorum (onun dört aylık olmasından bir yana çalıştığım düşünülürse..) ve vücudum izin verdiği ölçüde onunla vakit geçirmeye çalışıyorum.. Gerçi hala anneannesini annesi, beni de de ablası - teyzesi falan sanıyor ama olsun :)) Onun uyuduğu ya da okulda olduğu saatlerde ise, dinlenmek yerine evle ilgili yapmam gereken işleri, düzenlemeleri, alışveriş gibi şeyleri halletmeye çalışıyorum.

Bu arada yapmak için çok büyük istek duyduğum (!) ama hiç vakit ayıramadığım, fakat elbet yapacağıma dair şeyler de var:
1. İhtisas bitirme tezimi yazmaya başlamak..
2. Elimde üç tane kitap var (üçü de Tracy!! :))) Doğumdan önce onları okumalıyım ikinci kez. Unutmuşum zira..
3. İşimle ilgili yazmam/düzenlemem gereken makaleler var, bu benim için en önemli kalem olmasına rağmen, en son sırada ve en uzak ihtimalle yapacağım şeyler. Sanırım hiç sıra gelmeyecek bunlara :( Ne de olsa şu anda aklım daha ziyade bebek odasının perdesinin asılıp çekmecelerin artık düzenlenmesinde... (Bu arada onu da yapamıyorum ya neyse!!)

Sonuçla;
Bebek beklemek süper.. İkincisini beklemek de çok güzel.. Ama hayata bu kadar çabuk bu kadar uzun bir mola daha verme fikri biraz zorluyor beni.

12 Mayıs 2009

11 Mayıs 2009

Anneler günü


Bir türlü yazamadığım bir post...

Defalarca oturum açıp kapattım..

Düşündüm düşündüm her seferinde vazgeçtim...

Çünkü ne anneme ne hissettiğimi anlatabileceğimden, ne de anne olduğum için neler hissettiğimi anlatabileceğimden emin olabildim.

Kızımın bana hazırladığı hediyenin resmini koyacaktım

Anneme o olmasaydı ne ben olabileceğimi ne de anne olabileceğimi anlatacaktım

Kızıma sahip olduğum için sahip olduğum tüm diğer değerlerin değerini yitirdiğini anlatacaktım

ama bunları yeterince iyi ifade edebilecek kadar iyi bir Türkçe'ye sahip olmadığımı farkettim.

Şöyle özetlemeye karar verdim:
Ana gibi yar olmaz.

6 Mayıs 2009

Hastane çantası listesi

Henüz bende bir faaliyet yok ama bari bir liste yapayım.. Önce elimde mevcut listeyi yazayım sonra da yorumlarımı dedim.. En azından bir yerden başlamış olayım :)
Not: Tamamen doğumun yapılacağı hastaneye göre modifiye edilmeli bu liste. Çünkü biz koca bir valiz götürüp hemen hemen açmadan geri getirmiştik!
1. 2-3 takım önden düğmmeli gecelik: Bu kez sadece pijama götürmeyi düşünüyorum. Gecelik giymedim zira.
2. Sabahlık, çorap, terlik, bol miktarda iç çamaşırı: Sabahlık çok gerekli, ameliyat sonrası yürüyüşler için, çorap çamaşır ok, terlik: benim götürdüğüm terliğim ayağıma olmadı (ayaklar şişti) hastaneden verdiler. Belkli bu kez hiç taşımam yanımda.
3. Diş fırçası, macunu, sabun, havlu, kolonya: Sabun hastanede oluyor, 1 rulo kağıt havlu yeter de artar bile.
4. Peçete, kağıt havlu: Ben de onu diyordum işte. Sadece kağıt havlu yeter. Hadi 2 rulo olsun.
5. Tarak, deodorant, makyaj malzemeleri, el aynası: Kaç aydır makjay yapmıyorum acaba, sanırım hastanede de yapmam, belki fotoğraf için bir pudra - allık olabilir.
6. Birkaç paket hijyenik ped: Hastaneden veriyorlardı galiba, bir paket götürmek yeter.
7. İki üç adet emzirme sütyeni: Bir adet yeter.
8. Meme ucu pedi, meme başı kremi, temizleme mendili, meme kalkanı, süt pompası: İşte benim için en önemli madde, hatta sırf bunlar için bir valiz yapabilirim!! Allah'ım neydi o meme başı yaraları!! Bir de bu maddelere karbonat, temizleme için ılık su için mini termos - mini kağıt bardak, pamuk eklemeli.
9. Kirli çamaşır torbası: Poşet yani.
10. Video kamera ve fotoğraf makinesi: Kamerayı şarj et, makinenin yedek pillerini al..
11. Ziyaretçi defteri: Böyle birşey yapmamıştım, yine yapmayı düşünmüyorum.
12. Hastaneden çıkarken giyeceğiniz giysiniz: Giderken giydiklerimin içne anca sığmıştım, bu nedenle ek bir giysi götürmeyi düşünmüyorum.

Bebiş için:
13. En küçük boy bebek bezi paketi: Hastanede gerekmedi, çıkarken gerekti, bir paket değil de bir - iki tane yetiyor bu yüzden
14. Islak mendil: Hastanede zaten altını onlar değiştiriyor, bunu yük etmeye gerek yok
15. Bol miktarda body, tulum, pijama: Hastanede kendileri giydiriyor, bir tek eve çıkarken bizim götürdüğümüz giysileri istemişlerdi. Bu nedenle bir body bir tulum yeter, bir de şapka eldiven
16. Üçer adet başlık eldiven pijama: Dediğim gibi birer tane götürecem, eve giderken giymesi için. Onu da daha satın almadım. Belki de yeni almam (hastane çıkış seti diye bir saçmalık var, bilenler bilmeyenlere anlatsın, ben para tuzağı olduğunu düşünüyorum!)
17. İki tane yelek ya da hırka: Haziran'da?
18. Bebek battaniyesi: İnce bir pike almak gerek, çıkışta rüzgar olursa üşüyebilir (ne de olsa 37 dereceden geliyor bebiş)
19. Bebek havlusu: Gerek yok
20. Bebek mendili: Ağız bezi yani, bir iki tane gerekli
21. Kirli çamaşır torbası: gerek yok
22. Bebek şampuanı: Gerek yok, hastanede var
23. Emzik: Kesin kararlıydım doğar doğmaz deniycem diye ama artık emin değilim. Tracy ve emziğin görünüşüne olan gıcığım beni vazgeçirdi.
24. Biberon: Umarım gerekmez, götürmeyi düşünmüyorum
25. Pişik kremi: Hastanede var
26. Ana kucağı ya da portbebe: Gerekli
Benden ek: 2 şişe Vita Malt: Olmazsa olmaz....

Oh be rahatladım... En azından artık listem var :)))
Acaba eksik kaldı mı?

5 Mayıs 2009

Anaokulunun getirdikleri - götürdükleri / larenjit


Götürdükleri çok az olduğu için ondan başlayayım...

Damla'nın sağlığı minik (çok şükür) sarsılmalarla biraz etkilendi bu okul macerasından. İki yıl hastalık ve ateş yüzü görmeyen yavrum, okula başladığından beri en fazla iki hafta arayla ateşlenip, farenjit, larenjit, ne bileyim üst solunum yolu enfeksiyonu gibi tuhaf hastalıklara yakalanmaya başladı. Çok şükür çok zor atlatmıyor ama, olan bizim uykulara oluyor (kendi uykusuna da tabii ki). Bunu bekliyorduk, enfeksiyonlar olur ama ilkbahar, daha az olur diyorduk, doğrusu ya bu kadar sık beklemiyordum ben bile.
Getirdiklerine gelince...
Benim hamileliğim, baharın bir türlü gelememesi ve bence en önemli neden, herkesin bebişlerin de büyümesi nedeniyle daha bir kendi işlerine döndüğü bu dönemde ciddi ciddi aksattığımız oyun grubu buluşmalarının yerine haftada üç gün düzenli olarak arkadaşları ile birlikte oluyor. Oyunlar oynuyor şarkılar söylüyorlar.
Artık evde yaptıramadığımız (çoğunlukla inatlaşıp, yokyokyokyoook diye reddettiğinden) birçok aktiviteyi artık okulda yapıyor: Hamur ya da resim gibi.
Bir dolu yeni şarkı öğreniyor, bazıları İngilizce :) Hatta İngilizce ona kadar saymayı bile öğrendi cadı hehehe
Müsamerede rol vermişler (Bakalım göreceğiz neler yapacaklar..), bu benim için çok heyecanlı bir deneyim.
Kendine ait bir çevresi var artık; arkadaşları ve öğretmenleri ile servise binip tiyatroya gitti mesela, gerçi inanılmaz merak ediyorum, bizsiz ne yapıyor diye ama öğretmenleri gayet iyi üstesinden geldiğini söylüyorlar.
Artık haftada üç gün kahvaltı ve öğle yemeklerini okulda yiyor (bulgur pilavı mesela, evde olsa yemezdi hehehe) Kendi başına yiyor, bunun yararlarını evde de görüyoruz.
Bence okul oldukça yararlı.... Hastalıklar hariç ama onun da yazın azalacağını umuyorum. Yeter ki bir an evvel toparlanıp kendine gelsin yavrum.

3 Mayıs 2009

Şükür kavuşturana

Allah kimseyi evlat hasretiyle terbiye etmesin