Bir doktor olarak, özellikle erişkinlerde antibiyotik kullanmanın en gerçek endikasyonlarından birinin kriptik tonsillit olduğunu, en iyi tedavisinin de parenteral penisilin olduğunu alfabeyle beraber öğrendim okulda, herkes de öğrendi. Pratisyenlik yaptığım dönemde de test ettim. Çak pronapen 800'ü iyileştir..
Şimdi tercüme edeyim, arzu eden varsa.. Kriptik tonsillit boğazda beyaz, kript adı verilen, ÇOK AĞRILI membranlarla giden bademcik iltihabı. B grubu streptokokla olur. Boğazımıza dikkatli bakınca beyaz un bulaşmış gibi lekeler görülebilir. ÇOK AĞRIR. Penisilin tedavisi ile hızlıca geçer.
Bu klasik bilgiden sonra...
Gelelim benim eşşek kadar yaşımda ve oooonbir yıllık bir dr olarak yeni öğrendiğim iki şeye:
1. Kriptik tonsillite bize heeep öğretildiği gibi herzaman beta neden olmayabilir. Şöyle ki, viral üst solunum yolu enfeksiyonu yapan virüsler (ki üst solunum yolu enfeksiyonlarının çoğu zaten viral, %90'ı belki) de bakterininki gibi beyaz eksuda yapabilir, yani kript gibi görüntü yapar. Kısaca her beyazı kript sanma her sakallıyı deden sanmadığın gibi. Bunu geçen sene Damla'nın dr.undan öğrenmiştim. Deneyimlerimle gördüm. Kızım kriptik oldu diye ağlarken aslında viral ÜSYE olduğunu ve destek tedaviyle iyileştiğini izledim şaşırarak. Oysa ne diyordu klasik bilgi: Kript gördün mü çak penisilini
2. Gelelim 2. konuya. %100 düşünce gücü kitabını okuyan var mı? Ben okumadım, ama sanırım şimdi anlatacağıma benzer şeyler içeriyordur. Yani ben de yazacaklarımın adını %100 düşünce gücü koydum.
Şimdi ben bi boğaz ağrısı yaşadım ki ani başlayan, ordan anlatayım, adeta boğaz kanseri oldum sandım. Zira yutkunurken ağrıyor dururken duruyor. Bende de kanser fobisi var ya ondan. Bi üç saat falan denedim, acaba yanlış mı anlıyorum yutkunurken mi ağrıyor gerçekten de diye... Yutkundum durdum. Sonra aklıma boğazıma bakmak geldi. Aynaya koştum. Bi de ne göriyim: Kript!! Eyvah oldu ilk tepkim, antibiyotik içmekten nefret ederim ya... Napıcam şimdi dedim. İlk gün bekle ve gör'e karar verdim.
Bekledim, sabah bi baktım azalmış gibi. Sonra arttı gitgide. Ağrı kesici içtim o kadar yani. Yemek yiyememeye ve birşey içememeye başlayacak kadar arttı ağrı. O gece de direndim, sabah baktım daha da arttı.
Sonra çok sinirlendim. Yahu bu gözle görülemeyecek kadar ufacık mikroplar beni alt mı edecekti yani!! Onlar tabi birlikten kuvvet doğar diyorlar milyonlarca çoğalıyorlar boğazımda. Ama ben de vücudumla birlikten kuvvet doğarım ne var yani dedim... ve... Gerçek şişman beyniniz kitabından öğrendiğimi yapmaya karar verdim. Adı NLP mi, %100 düşünce gücü mü, afirmasyon mu bilmiyorum hakkaten. Ama şöyle yaptım, vücuduma komut vermeye başladım. Aynen Cem Yılmaz'ın gaz verdiği gibi: Ben aslanım, ben yaparım, kesseler acımaz, yenerim ben bu mikropları falan.. Sonra kafamda mikropların tek tek sağ boğazımı terkettiklerini canlandırdım (sağ ağrıyordu).. Sabaha uyandığımda ağrının tamamen geçeceğini düşündüm, öyle ki buna kendimi inandırdım.
Sabah uyandığımda geçmişti. Sağ boğazımın ağrısı geçmişti (şaka gibi di mi).. Ama asıl şaka şimdi geliyor, ağrı sol boğazıma geçmişti. İki gün de onun için uğraştım. Canlandırdım. Nöronlarımı ateşledim (o kitaptaki tabir :) )... İki gün sonra iyileşmişti boğazım.
Eh, sonuç,
Vücudumuzu kontrol etmek sandığımız kadar zor değilmiş. Doğru komutu doğru şekilde vermek gerek.. Bana da tebrikler.
Bu yazıyı buraya kadar okuyanlara da tebrikler...