Yazıyı yazmaya başlamadan önce uzun uzun başlığa bakarak düşündüm. Evet kesinlikle bu bir travma. Bense hiç de çocuk sayılmam.
Bir yakın arkadaşımın...
...derken "yakın arkadaş" kavramını deşmek gerek. Çünkü ben dünden beri epeyce deşiyorum.
Yakın demek yakınında olmak mı.. yanında olmak mı.. onu sevmek mi.. Yoksa mesela bir yıl hiç görüşmeyip sonra evine kalmaya gidip aranızda ve hayatınızda hiçbirşeyin değişmediğini gördüğün arkadaş mı.. Senin aradığın mı yoksa seni arayan mı.. Ya da hiç aramadığın ama hayatın akışına kapılıp da bundan arayamadığını bilen mi. Hepsi de olabilir pekala.
Dün (bence çok) yakın bir arkadaşımla (bence çok) yakın başka bir arkadaşımın ayrıldığını öğrendim. Kimbilir ne travmalar yaşadılar ve yansıtmamayı başardılar.. Nasıl üzüldüğümü anlatamıyorum. Neden bu kadar üzüldüğümü ise anlayamıyorum. Belki de hiç hazırlıklı olmadığımdan şok oldum. Eşim, iki yıl evvel geldiklerinde birşeylerin kötü gittiğini anladığını söyledi, ama ben öyle olmadığını düşünmeyi tercih ettim ki sanırım, farketmemişim.
Aklıma deli sorular üşüşürken, kendimi annesiyle babasının boşanma haberini almış bir çocuk gibi çaresiz hissettim. En çok üzüldüğüm, artık ikisini aynı anda göremeyecek olmamdı (sanki birinden vazgeçmemiz gerekmiş gibi geldi). Zaten uzakta olduğumuz için nadir görüşebiliyoruz, bla bla bla...
Sabaha kadar döndüm durdum. Ben böyle düşündüysem çocukları nasıldır acaba diye düşündüm (iyileşiyorlarmış hepsi de...) Acaba farketmediğim, arayıp sor(a)madığım, ilgilen(e)mediğim, belki birşeylerin düzelmesine yardım edemediğim için mi üzüntüm?
Sonra arkadaşlık kavramını sorgulayıp durdum.. Geriye döndüm ileriye gittim, liseye üniversiteye. Hayata baktım, hayatıma. Kendimi pek bir yalnız buldum.. Hatta hayatımda şu sıralar beni dinleyen :) Elif dışında pek de kimseyi bulamadım. Benim arkadaşlarım var eşimin arkadaşları var çocuklarımın arkadaşları var. İş arkadaşım var özel arkadaşım var.
Ama kendisi benim eşi sevgilimin çocuğu çocuklarımın arkadaşı olan, telefon açıp "hadi İtalya'ya gidelim" diyebileceğim pek de kimse yok.
Son kalem de yıkıldı sanki. Düşünüp durdukça üzülüp durdum.
Ayrılıklar niye var?
2 yorum:
Dostum, ben de öğlen aralarını bekliyorum , iki lafın belini kıralım diye. Huzur diliyorum hepimiz için.
Yok hayal hanim o kadar yakın dost pek kimsede yok.bu konuda yanlız değilsiniz. Evlatlarinin acısıyla hayat sınavı veren arkadaşımın söylediği gibi en yakın arkadaşlarımız eslerimiz.Allah yuvalarına huzur versin.arti yakın arkadaşlarımız da varsa ne mutlu.
Yorum Gönder