Buyrun, ben

Buyrun, ben

8 Şubat 2016

Düzen(sizlik) ve kural(sızlık) hakkında.

Artık kabul ettim ki "control freak"im ben. Düzen manyağıyım. Düzenliliği severim, düzenden beslenirim. Bir başka deyişle rutine bayılırım. Hep aynı bildik kuaföre gideyim, aynı marketten alışveriş yapayım, aynı yolu kullanayım (evet ileride Alzheimer olabilirmişim bu yüzden). Bu nedenle düzensizlik, karmaşa ve kuralsızlık beni çok rahatsız eder, huzursuz eder hatta mutsuz eder.

Avrupa ülkelerini, daha da özelleştirirsek Almanya'nın köylerini bu kadar çok sevmemin nedeni bence tam olarak bu. Kurulu düzeni olan, kitap gibi, resim gibi köyler bunlar. Birkaçında kaldım da hatta, günlük yaşamları da kurgulu, düzenli. Hatta Gamze'nin anlattığı bir olay efsane gibi birşeydi benim için: Yeni bir alanı inşaata açacakları yani yeni bir köy oluşturacakları vakit önce altyapı yapıyorlarmış, önce suyunu kanalizasyonunu elektriğini döşeyip, nereye ev yapılacağını belirliyor, okulunu kilisesini yapıp sonra da evlerin inşası için izin veriyorlarmış. Yani önce köyü kurguluyor sonra kuruyorlarmış. İşte benim hayal ettiğim şey. Bir keresinde Berlin'de bir pazarın kurulmasını ve toplanmasını yaşamıştım akrabalarımını yanında. Önce belediye görevlileri gelip, tezgahları tek tek kurmuşlardı lego gibi. Sonra satıcılar gelip kiraladıkları tezgahlara mallarını yerleştiriyorlar, satışa başlıyorlar. Akşam olup da iş bitince yine belediye görevlileri gelip kurdukları gibi demonte edip tezgahları götürüyorlar. (Not: Pazar kurulan gün parktaki çöp kovalarına çöp atmanın yasak olduğu kayıtlara geçsin. Herkes o gün çöpünü evine götürüyor. Çünkü görevlilere ekstra iş çıkmasın diye.)

Bizdeki pazar yerleri ve pazar bitimi gözünüzün önüne geldi mi?

Şimdi bir de bu yazıyı yazmamın nedenine gelelim: Yol inşaatları.
Genel düzensizlik ve kuralsızlığın bir parçası olarak, yol inşaatları da ülkemde herhangi bir anda herhangi bir yerde yapılabilir ve üzerine herhangi bir uyarı işareti konmayabilir.
Her gün araba sürdüğüm yolun ortası dün gece kazılmış olabilir ve çevresine üst üste kaldırım taşları dizilmiş ve çukura düşmemeniz böyle sağlanmış olabilir (taşlara çarpabilirsiniz sorun yok). Ya da mesela çukurun yanına kırık bir kasa, plastik sandalye, yere çakılmış bir kazık vb işaretler koymuş olabilirler. Ama asla çevresini işaret çubuklarıyla çevirip düzenli bir şekilde uyarı levhası koymazlar. Hatta yolların ortasını sürekli ama sürekli kazmakta sakınca görmezler.

Dün asfaltladıkları yolu bugün kazabilirler. Farketmez.

Ama ben bundan çok ama çok rahatsız oluyorum. Gerçekten. Ve bir gün eğer bu ülkeden taşınacak olursam doğu bloku ülkeleri gibi kutu kutu dizilmiş altyapısı yapılmış bir şehir seçerdim. Sırf bu yüzden.

Hiç yorum yok: