Bu başlığa başka yazı yazdım demin. Ne alaka diyen olabilir, ben dedim mesela.
Önce karışık kafamla düşünürken bu başlığa karar verip, sonra simli güzellerimle ilgili yazayım deyince hatlar karıştı tabii.
Yok yok. Ben karıştım.
Bu aralar ben ne diyorum, satır aralarımda neler yazıyor ondan bahsedecektim.
Sonra baktım, biri okumaya başladı, kaçtım. Çok ipucu verirsem çok açık edersem, iyi mi kötü mü? Anlaşılamıyorum deyip sonra da anlaşılmaktan korkarsam, iyi mi kötü mü?
Baktım biri ipuçlarını birleştirip çözmeye başladı, dedim ki:
Kızım kaçma vaktidir. Topla pılını pırtını, bak açık veriyorsun, bak kaç.
Anlayanım yok dinleyenim yok diye üzülme ağlama. Sen kimi dinliyor, kimi anlamaya çalışıyorsun? Kime enerji, kime mesai harcıyorsun?
Kimsin kimlesin?
Kimden kaçıyorsun, kim senden kaçıyor? Seni anlamıyorlar diye ağlıyorsun ama sen kimi anlıyorsun? Hiç kimseyi anlamaya çalışıyor musun? Gerek görüyor musun?
Hiç kimseyi dinledin mi son zamanlarda?
Hiç kimseyi sevdin mi yeni? Hiç kimseye üzüldün mü, sevindin mi, hiç kimseyi özledin mi?
Sen ne diyorsun? Ne yapıyorsun? Ne kadar bencilsin ne kadar fedakarsın?
Bak neler anlatıyorsun, satır aralarını okuyanın var mı? Peki sen hiç kimsenin satır aralarını okuyor / anlıyor musun? Peki okuduklarını yanlış anlıyor olabileceğini hiç düşünüyor musun?
Kimseleri seviyor musun yenice, karşılıksız? En azından seni anlaması karşılığında, dinlemesi karşılığında değil mi sevgilerin bile artık? Böyle mi olur karşılıksız sevgi?
Otur düşün bir. Kendine yet. Yet canım artık. Üf.
1 yorum:
Ne çok soru var, yeter, bir dinlenin artık, bu kadar soruyu sordunuz kendinize cevabını da verdiniz kendinize, şimdi daha iyi misiniz? Umarım iyisinizdir, fazla yüklenmişsiniz kendinize.
Yorum Gönder