Ohh nefis.
Kendi evimde kendi fincanımla kendi istediğim saatte.
Evimde.
İnsana neresi ev, neresi yuva? Ben anladım, çocuklarının yanı yuva.
Dün yaşadığım güzel haftasonu endorfin depolarımı doldurdu. Sabah bebeklerimle uzuun kahvaltı, öğlene kadar evde tembellik, ohh miss gibi banyo, temiz bebekler, öğlen Damla hanımla buzpateni, ardından termosta harika çayla çocuk parkında mola. Kumlarda yuvarlana yuvarlana oyun. Sohbet.
Akşam yemeği evde, nefis. Bebeklerim uyuduktan sonra gelen dostlarla gece yarısına kadar kahve çay kahkaha sohbet nefis.
Sevgilim sen eksiktin ama aslında içimizdeydin, çabuk dön, çok özledik. Her anlamda çok özledik. Hem yanımızda olmanı hem evimizde olmanı hem burada olmanı.
Bi de bişey var ki..
Olursa nefis olur (tereddütlerimi atana kadar yazmayacağım da, acabalarım geçince - iyi mi ettim kötü mü, az mı çok mu'larım geçince -)
nefis olucak, nefis...
Oh oh miss. Maşallah. Aa, şimdi farkettim, Damla dün hiç ağlama krizi geçirmedi. Aaa, ne iyi. Ona da maşallah.