Buyrun, ben

Buyrun, ben

25 Nisan 2011

Kimse okumazsa ben okurum*

*Tüm yazılarını okuduğum yazar Ayşe Arman'ın kitabı.

Bu yazıya böyle başlamamın nedeni, artık bloğumun tamamen bir günlük havasına bürünüp, benim iç seslerimin iç hesaplaşmalarını paylaşma arenası haline gelmiş olması oldu.
Eskiden, ben gençkene, insanlara yararı olacak şeyler yazardım, okur faydalanırlardı. Bebelerini uyutmayı, büyütmeyi, ne bileyim bebeleriyle gidebilecekleri yerleri falan öğrenirlerdi. Ama cicim, artık, ben benden geçtim, yaza yaza yaz geldi, ama güneş doğmadı gitti, benim depresyonum da geçmedi gitti.
Agnucaston'u da bırakıyorum, hiiiiç bi faydası olmadı PMS'ime, hatta ağlama krizim o kadar şiddetli idi ki, kendini materyalist olarak tanıtan arkadaşım bile, saçımı okşayıp burnumu silmem için mendil verdi. İşte sevgili okur, o kadar kötü görünüyordum sen anla.
Sonracıma, gene to do list'Ler hazırladım, gene kararlar verdim, sanki 20 yıldır uygulayabilmişim gibi (hatta daha uzundur) gene uygulayacağımdan emin olarak.
Hem de hiç şüphem olmadan.
Ayda bir mi desem, iki ayda bir mi desem, yaparım ben bu listeleri:
Yogaya dön
Artık diyete başla
Kararlı ol, X'i arama. O seni arayana kadar arama
...
Bıt bıt bıt yapma, bıt bıt bıtı yap.
Spora başla
Ders çalış
Yarım makalelerini bitir.


Şöyle de birşey var, bu to do list nerdeyse yıllardır aynı. yıllardır hep aynı şeyleri planlayıp aynı şeyleri yapamamışım. Ne komik. Her yıl sadece birini bile yapsam olurmuş aslında.
Beş yıl önce yüzüncü kez yazmaya başlayıp ikinci sayfada bıraktığım günlüğüm dün elime geçti, gene aynı şeyleri yazmışım.
Ne sıkıcı tekdüze hayatım var sanki. Dolap beygiri gibi, dön dur.
Kararlar ver, planlar yap. To do listeni yaz, görebileceğin bi yere as.
Böyle biri ol. Şöyle biri olma.
Şunlarla görüşme.
Şunları arama.

Yok yok. Ben anladım. Can çıkar huy çıkmaz kardeşim, buysa bu.

Bu arada not: Cizre ya da Şırnak yerine Antep'e gelmiş olmamızın bana verdiği sınırsız coşku ve haz geçti (demek ki ömrü 6 aymış), öforim yerini hüzne, gülümseyerek sevgi kelebeği şeklinde dolaşmalarım yerini asık surata bıraktı, doink doink çanları çaldı. Evet, varsa eğer sevenlerime duyrulur. İstanbul'u istiyorum gözlerim kapalı.

3 yorum:

alev ertürk dedi ki...

ben biliyordum böyle olacağını :(((( sen istanbula aşıksın ne kadar inkar etmesende kendine :((( istanbul ahhhh istanbul bi tuttu mu yakandan bırakmaz seni sen onu bıraksanda!!!
bu arada ben seni okuyorum hep,yaz sen,ne yazarsan nasıl yazarsan yaz ama yaz :))

neval dedi ki...

yazınızı okurken hep yorum yazmak niyetinde başlıyorum .ama sonuna geldiğimde bir şey yazamıyorum .bu sefer yazdım güya ; ama yine bir yorum yok ortada :)

Asortik Krep dedi ki...

Yazmak iyi gelecektir, bence hep kalbinden geçenleri yaz.