Buyrun, ben

Buyrun, ben

25 Ağustos 2008

Evden uzakta Ferber yöntemi


Minik kalbim kendi kendine uyumayı öğrendikten sonra ilk uzun süreli yolculuğumuzu gerçekleştirdik (dört gün).

Gerçi geçen haftasonu iki günlüğüne evden uzaktaydık ama orada bebek arabasında dışarıda uyuduğu için (bkz bir önceki posttaki resim) saymadım.

Bu kez, hazırlığımızı iyi yaptık, park yatağımızı ve uyku arkadaşlarımızı yanımıza aldık.

Ama hayat da bizim için hazırlık yapmıştı.

Damla hanımın hafif burun akıntısı şiddetli bir üst solunum yolu enfeksiyonuna çevirdi. Allah'tan yanımıza ilaç almıştık, orada Ceren abladan da takviye yaptık. Ama minik kalbim benim en kötü özelliklerimi aldığından, minik bir nezle bile, postnazal akıntıyla gece yatınca sabaha kadar süren öksürük nöbetleri armağan ediyor ona :(

Havalar çok sıcaktı. Daha doğrusu en sıcaktı. Son on yılın en sıcak gününde biz Adana'daydık! Gece uyurken klima çalıştırmak zorundaydık. Hatta hep.

Bu kadar da değil. Damla hanım iki azı dişini aynı anda bu haftasonu çıkardı. Toplam üç diş, üçü de aynı anda şiş!

Ben hala Ferber mi diyorum? Ne diyoruum :)

Gidiş ve dönüş uçağımız 22.30'da idi. Giderken Damla hanım alanda saatinde arabasında uyudu,

sevgilimin insan üstü çabaları ile de uyanmadan yatağı ile buluşarak sabahı buldu. Uçakta yanımızdaki 4 çocuklu ve hiçbirine sus demeyen genç anne sayesinde biraz zor oldu bu!

Evde gündüzleri klimayı açıp park yatağında yatırdık kızımızı. O neşeli, kalabalık ve oyunlarla dolu ortamda uyumak istemediğinden, mızıldandı epeyce. Genelde kanepede beraber uzandık, masal anlattım ona, uyumaya ikna ettiğim anda bir iki dakikada uyuyordu. Tüm mesele, uyuyup uyandığında bu eğlenceli ortamın onu bekliyor olacağına ikna etmek oldu.

Gece de aynı şekilde, uyku saatinde park yatağına yatırıp iyi geceler deyip çıktım. Uykuya dalışta sorun olmadı. Ama ikinci gece, kızım bir ya da iki saat boyunca acıyla ağladı (o ağladıkça evdeki herkes de). Azı dişlere küfrede küfrede, kızımla sarılıp güç bela uyuduk. İki diş aynı anda patladı, biz de patladık ama! Bu gece yanımızda yattı. Uykuya dalıp dalıp acıyla haykırarak uyanması içler acısıydı. Ben calpol vermiştim ama, herhalde yetmedi. Halası ibufen verdi, kuzum yarım saat içinde uyudu, sabaha kadar uyanmadı.

Sonraki gece rahattık. Son gece ise, sabaha kadar öksürük nöbetleri bırakmadı yakamızı. Hatta öksürmekten kustu kuzum. Sudafed ve bol bol peditus vermek zorunda kaldım, okyanus suyu yetmedi, dekonjestan burun damlası aldık, yastığını yükselttik ve sonunda beraber uyuduk.

Dönüş yolunda uyku saatinde uyudu ancak uçaktan inerken gece 12 gibi uyandı. Ağlamadı şükür. Eve kadar uyumadı tekrar. Aslında uykusunu aldığından tekrar uyumayacağından korktuk. Bir buçuk gibi eve gelince, herkese iyi geceler deyip yatırdık ama uyumadı, ağladı. Ben de kucağıma aldım, biraz sakinleştirdikten sonra uyuyana kadar yanında bekleyip elini tutacağımı, istediği an beni çağırmasını, hemen geleceğimi, korkmamasını anlattım. Yatağının yanına oturdum, elini tuttum. Hemen uyudu. Sabaha kadar uyanmadı. Şimdi öksürmeye başladı. :(

Benim bu yazıda anlatmak istediklerim:

1. Bir kez kendi kendine uyumayı öğrendikten sonra, öğle uykusu, seyahat vs çok da sorun değil. Bebekler de bizim kadar etkileniyor dış faktörlerden, nasıl biz başka yerde uyuyamazsak ancak o kadar.
2. Artık minik kalbime bebek demek haksızlık gibime geliyor. O bir birey çünkü. Her söyleneni anlıyor ve yanıtlıyor. (Seni yatağına koyayım mı? Başını iki yana sallıyor. Kucağımda sallamamı iser misin biraz? Tamam...)
3. Onunla ilgili kararları kendi veremese bile katılması gerektiğine inanıyorum. Yapabiliyor çünkü.

Seyahatten notlar:
1. Damla hanım pek yemek yemedi orada, umarım kilo vermemiştir (dişler ve nezle çok fena bastırdı aynı anda. Sıcak da cabası! Biz bile yiyemedik ki o sıcakta)
2. Ceren ablası ile çok iyi anlaştılar. Birlikte kitap okuyup oyunlar oynadılar.
3. Halası inanılmaz sabırlı ve sevecen biri. Ben de şanslıymışım ne yalan söyliyim görümcem o olduğu için.
4. Halası kızıma bugi bugi yapmayı öğretti, keşke video koyabilsem, herkes gülmekten ölse :)
5. Oyun grubunda bugi bugi, sar sar sar makarayı ve çal kapıyı çalışmaları yapalım, çok eğlenceli.
6. Geçen sene kimse beni bir daha Ağustos'ta memlekete getiremez demiştim, büyük konuşmamak lazımmış. Seneye kısmetse düğün olacak gene gidecek.
7. Keşke Gamze'den biraz cook olup hayata kıyıdan bakmayı öğrenebilsem bir gün.
8. TM yapmam gerek. Bu konuda da bir yazı dizisi hazırlarım belki.
9. Geldiğimde Tracy evde bekliyordu beni. Hoşgelmiş.
10. SOS Ana babalara yardım diye bi kitap okuyorum. Nereden bulup satın alabilirim acaba?

1 yorum:

Elif dedi ki...

Siz de haftasonunu enfeksiyonlu geçirmişsiniz, çok geçmiş olsun... Umarım daha iyidir Damla...
Sevgiler