Sürdürülebilir bir yaşam ne
demek? Önce ona bir bakmak lazım. Rutinlerinizin olduğu ve bunları devam
ettirebildiğiniz (ki öyle olunca rutin oluyor adı zaten) bir yaşam tarzı
sürdürülebilir bana göre.
Misal sabahları yürüyüşe
çıkmak.. Her gün köpeğimi yürütmek. Misal blog yazmak. (bu vesileyle eğer varsa
takipçilerimden özür diliyorum, günlerce fırsatım olmuyor yazmaya bazen). Her
sabah uyanıp kahve içerek güne başlamak. Oldukça kolay görünen rutinler değil
mi? Üstelik insan rutinlerini arar, özler. Beden ve beyin rutin içerisinde
yaşamak ister. Bu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek.
Tabii rutinin kötü yanları da
kanıtlanmış. Rutin beyni yaşlandırıyormuş. Hep aynı şeyleri yaptığında, aynı
yollardan gittiğinde, yeni bilgiler öğrenip beyninde yeni sinaptik bağlantılar
kurmadığında beyin hücreleri yaşlanıyor ve belli bir yaştan sonra bunama
kolaylaşıyormuş. Bu da rutinin tehlikeli yanı.
Gelelim bana. Ben yükseleni başak
olan –ki artık daha çok başağa dönüyorum- bir oğlak olarak rutinlerimi saplantılı
derecede isteyen arayan birisiyim, ya da öyleydim. Kendimi eğitmeye
çalışıyorum, en azından yapmam gereken –bakın yapmak istediğim değil yapmam
gereken, sanırsın kural- şeyleri yapamayınca agresifleşiyorum.
Misal: sabah meditasyon yapmak
isterken köpeğimi çişe çıkartmam gerek. Tam eve gelip kahvemi alıp ayaklarımı
uzatacağım çocuklardan biri arayıp plan değişti beni okuldan alabilir misin
dedi. Tam birşey yapacakken başka bişey çıktı. İşte bu hiç bana göre değil. Plan
değişiklikleri beni (neden!) sinirlendiriyor..
Yavaştan alışmaya çalışıyorum,
mesela bu hafta bir sabah belki 20 yıldır ilk kez kahve içmeden evden çıktım.
Sabah altı uçağına bile elimde kahveyle giden ben, kahve içmeden güne başladım.
Ve bilin bakalım ne olmadı: Ölmedim.
Aslında biliyorum bir yandan da
beni rutinlerimden koparan şey ve sorumluluklarım. Dahası sorumluluklarımı da
seviyorum ben! İşte çözemediğim bu yaman çelişki bana fibromiyalji atakları ve
sırt ağrısı krizleri olarak geliyor. Bir yandan hayatımın benim olduğu günleri
özlüyorum; diğer yandan bir kaç saat görmeyince çocuklarımı ve evcillerimi de
özlüyorum. Bir süre işe gitmediysem işi özlüyorum. Evde yapmam gerekenleri
özlüyorum. Seneye çocuklar gidince (nasipse biri üniversiteye biri öğrenci
değişimle yurt dışına) evde kukumav kuşu gibi ne yapacağımı düşünüyorum.
Lafın özeti: Sürdürülebilir bir
yaşam iki çocukla mümkün değil. Ama iki çocukluı olmak aşırı iyi bişiy. Alın bu
bilgiyle ne yaparsanız yapın J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder