Herşey
Elif'in önerdiği bir kitabı okumamla başladı. Marie Kondo adlı
Japon hanımın, mesleği olan ev düzenleme ve temizleme ile ilgili
bir kitap bu. Kitabı Maalesef yurtdışı seyahatime giderken yolda
okudum ve (Maalesef? Neyse ki?) koskoca seyahati alışveriş
yapamadan tamamladım.
Kafamda
deli düşüncelerle.
Bu
ayakkabı bana haz vermiyor. Bu cüzdan haz verdi ama ihtiyacım yok.
Bu elbise çok da lazım değil. Bu saate gerçekten ihtiyacım var
mı? Bu oyuncağın benzeri var ya evde.
Zemin
hazırlayan almadim.blogspot.com sitesi idi, Konmari üzerine mum
dikti.
Dönüş
yolunda Marie'nin sözleri kafamda dolap beygiri gibi dönüyordu.
Gözlerimi kapattığımda evdeki eşyalar giysiler oyuncaklar
üzerime gelmeye başladı iyice. Evet ben kolay atmamla ve işime
yaramayan şeyleri vermemle bilinirim, evim her zaman düzenlidir.
Ama
farkettim ki evim, dolabım, çevrem bana haz vermeyen eşyalarla
dolu. Marie'nin temel kuralı “haz”. Haz almadığın herşeyi
çevrenden uzaklaştır diyor Marie. Haz aldığın nesnelerle
çevrilmiş bir hayat düşünsene... Çevrene her baktığında
mutluluk duyarsın..
Ben
de evdeki eşyaları – giysiler, kitaplar, mutfak eşyaları,
çocukların giysi oyuncak ayakkabıları vs- şöyle bir alıcı
gözle incelediğimde, ne kadar çok olduklarını farkettim.
Gerçekte bir çoğuna ihtiyaç duymadığım bir dolu şey! İhtiyacı
geç, çoğunu sevmiyordum bile. Ucuzdu aldım, hediye geldi,
kusurlarımı sakladığı için aldım, kuzenime fazlaymış bana
verdi, bla bla bla.
Sonuç
olarak, evimde bulunan fazla – gereksiz – bana haz vermeyen
herşeyden kurtulmaya karar verdim. Marie Kondo bunu fazlalıkları
çöpe atarak yapmamı öneriyor ama ben buna kıyamayacağım için
başka çözüm aradım. Annemin evine göndermek de yasak. Çok
planlı, sistematik bir şekilde atıyorsunuz evinizdeki
fazlalıkları.
Eşya
elden çıkarırken, bunları geri dönüşüme nasıl katabileceğimi
çok uzun düşündüm. Bunlar benim işime yaramasa da çok para
verdiğim ya da sevdiğim şeylerdi. İhtiyacı olduğunu düşündüğüm
birilerine verdiğimde, bir süre sonra aslında ihtiyaçları
olmadığı için giymediklerini ya da kullanmadıklarını ve
onların yeterince kıymet görmediğini görüp üzülüyordum.
Böylelikle birilerine vermeye de kıyamaz oldum.
Ben
de Almanya seyahatimden aldığım gazla, fazla eşyalarımı satmaya
karar verdim. Evet satmaya. Çok heyecanlıyım. Bu heyecanım
geçmeden hazırlanıp, evimin bahçesinde bir “Garaj satışı”
yapmayı planlıyorum. Şimdilik hedefim, yetiştirebilirsem 22 Mayıs
Pazar günü.
Amerika'da
yaşamış ve bu tarz satışlara çok alışkın olan arkadaşım
Beril'in bu fikrimle ilgili yorumu çok hoşuma gitti, yaklaşık
söyle dedi: “Çöpe atmakla aslında kullanım ömrü çok olan
bir sürü şeyi tedavülden kaldırıyoruz, üstelik onları yok
etmek için bir sürü dünya kaynağını israf ediyoruz, ama
satarsak paylaşım ekonomisine dahil edeceğiz ve biz de dahil
olacağız, çünkü ihtiyacı olan insanlar bunları alıp kullanmış
olacak...”
Kısacası,
sizleri önce Marie Kondo'nun kitabını okumaya, sonra garaj
satışıma, birlikte paylaşım ekonomisine dahil olmaya, sonra da
fazlalıklarınızdan kurtulmaya davet ediyorum.
Sevgiler
sunarım efendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder