Buyrun, ben

Buyrun, ben

14 Eylül 2011

Ne sandın

Herkes zor günler yaşar, yaşamıştır. Herkesin zor günü kendine zor. Kendine en zor.
Bu zorlukları aralayıp, "ne sandın" diye gülümseyerek farklı bir açıdan baktık biz. Çok kolay olmadı, ama zor da olmadı. Çünkü inanmaktan vazgeçmedik birşey olmayacağına. Çoğulduk evet. Kardeşim, ortağım, yoldaşım vardı. Annem vardı. Sevgilim, bebeklerim, sevenlerimiz vardı. Teyzelerim, kuzenlerim, amcalarım, halam vardı.
Melis vardı. Dilara ve Serdar vardı. Onur, Fadik, Emir, Emirin annesi vardı.
Kardeşimin arkadaşları vardı. Bilal, Aliihsan, Neval, Özlemler, Egemen, Nursev, Pınarsita, İrem, Hale, bebek kedilerimiz Zekeriya ve Beyaz, Hülya, Gökçe (belki unuttuklarım da) vardı. Begüm'ün de arkadaşları vardı. Didem, Begüm, Charlotte vardı. Damla ve yağmur vardı, benim arkadaşlarım. Şebnemin teyzesi, Aliihsan'ın kuzeni, annemin kuzenleri, kuzenimin yengesi, eniştemin arkadaşı vardı.
Bizi besleyen, masa sandalyeden tutup lambamıza kadar getiren, amcamın arkadaşları, Hasan abi ve kardeşleri vardı.
Komşu hastayakınları vardı, Vanlı aşiret, öbür Vanlılar, yaşlı amcanın gelini, çocukcağızın babası, damarlarında Begüşün kanının dolaştığı hasta bebişin babası, Boğaziçili çocukcağızın dayısı, sinirli teyzenin eniştesi, Adem'in annesi, orda bir ay bahçede birlikte yaşadığımız başka bisürü hasta yakını vardı. Duş almaya - arada uyumaya gitmemiz için kız yurdunda bize oda veren yurt idarecileri vardı.
Kan vermek için koşup gelen onlarca kişi vardı. Plajdan kalkıp mayolarıyla yüzünde güneş kremleriyle gelenler, bir saatlik yoldan arabaya atlayıp gelenler.. çok iyi insanlar vardı.
Yalnız değildik kısacası. Türkiye'nin, hatta dünyanın her yerinden dua edenler vardı. Şifa gönderenler vardı. Enerji yollayanlar vardı. Reiki hocamız vardı. Bizi bir aydır çıkmadığımız hastane ortamından kaçırıp nefes alalım diye deniz kıyısında kahvaltıya götüren şirin mi şirin doktorumuz vardı (onun sayesinde Antalya'nın deniz kıyısında olduğunu öğrendik :) )
"Ne sandın holding" vardı sonra.. Gülümseyebilmemizi sağlaması için kurduğumuz, bence işe de yarayan, kirli işlerden para kazanmayı hedeflediğimiz (ama sıfır lira cirosu olan) holdingimiz.

Her lafın sonu"ne sandın"dı.
"Hey dostum, hemoglobin düşmüyor"
"Ne sandın"
"İç kanama durdu"
"Ne sandın"
"Sarılık düzeldi"
"Ne sandın"
"Ameliyat başarılı geçti, kötü bişey olmadı"
"Ne sandın"
"52 ünite kan oldu, 30 istemişlerdi, daha da geliyorlar kan bankasında işler kontrolden çıktı"
"Ne sandın"
"Rebul lavanta kolonyası sever bizimki, kokulu uyaran versek, Antalya'da bulamıyoruz ama"
"Bugün Markafoni'de satışta, ne sandın"
"Ne sandın........"

Neymiş uzuun lafın kısası, iyi düşün iyi olsun.
Ne sandın?

5 yorum:

AycA dedi ki...

:) Vay!
ne sandın holding..
:) hoşgeldin..

DEMET ERTAN dedi ki...

İNANÇ HER ŞEYİN ÜSTESİNDEN GELİR...NE SANDIN!!!...

Nehir Butik Pasta dedi ki...

bu yazı çok iyi umut verdi
inanmak,herşeyin çok iyi olacağına yürekten inanmak bütün sır burda galiba:))

ebru dedi ki...

Hep umut dolu ol canım ..

Erdemim dedi ki...

İyi olduğunuza ve kardeşinizin de iyi olduğuna sevindim, inşallah bir daha bizi yazılarınızdan bu kadar uzun süre uzak bırakmazsınız...