Kimse farkında değil ama pandemi yaşıyoruz demiş birisi instagram'da. Ya da twitter'da, ben onu sildiğim için akıl sağlığımı korumak adına, insta'da görüyorum bunları hep. Çok hoşuma gitti bu söz, hakkaten ağır geçiyor bu kez, hiç alışık olmadığım şekilde. Ben kendime hiç yatma dinlenme gerektirecek kadar ağır hasta olma izni vermezdim, bu kez ipleri elden bıraktım galiba. Bir cumartesi sekiz bölümlü dizi bitirecek kadar uzun yatmışım gündüz gündüz.
Daha da garibi, şu resimde gördüğünüz Lucacığıma da bulaştı. Onun da minik burnu tıkandı, öksürük, ventolin yapıyor doktoru. Gerçi insan gribi bulaşmaz diyor ama burnumun dibinde uyuyordu ben yatarken, aynı gün onda da başladı işte.
İşte acaba şu anda içimdeki sıkıntının sebebi bu geçmek bilmeyen grip mi, yoksa ekonomik durum mu bilemiyorum.
Analiz etme makinesine benzeyen beynim, içinden çıkamadı bu hallerin. Bu nasıl ekonomik ortam anlayamadım. Asgari ücretteki artışın hem tüm maaşlara ve diğer her şeye, hem muayene ücretlerine ve diğer her şeye, yani hem gelirlere hem giderlere yansıması, ama karışık oranlarda yansıması yüzünden, benim de hesabım - kitabım - kafam karmakarışık oldu. Misal, kurutma makinesi tamirine 6700 isteyen adama kızıyorum ama öte yandan bozulan fırınımın yenisi 10000 ve bu ucuz mu yani şimdi?
Velhasıl kelam, bu kadar büyük rakamlarda paraların ortamda dönmesi beni gıcık ediyor. Daha da komiği kimse bundan rahatsız değil gibi. Hem sürekli konuşup durup, hem de normal hayatlarına devam ediyorlar, aynı harcamalar aynı alışveriş, aynı seyahatler. Kıskanmak değil de işte tam adı gıcık olmak. O zaman banane deyip geçiyorum dümdüz.
Gelgelelim, içimde biriken sıkıntı yavaşça anksiyete düzeyimi yükseltip duruyor. Normalde hiç düşünmediğim şeyleri bi kafama takma, hiç aklıma gelmeyecek şeylere surat asma, hiç umursamayacağım şeyleri düşünüp durma.
Evet yine yazarken teşhisimi koydum. anksiyete hoşgeldin. Şurda çekmecede pasiflora olacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder