Ben düz bir doktor olsaydım eğer, evden işe işten eve gider, çocuklarımla ilgilenir, yemek temizlik falan yapardım. Akşam beyimle televizyon izlerdim, çerez çitleyip çay içer, sonra da yatardım. E ben kendimle olan kavgalarımı bitirebilip iç dinamiğimi stabil bir zemine oturtamadığımdan, daha anca varoluş kavgası veriyorum diyebilirim.
İşim kendi işim (bak ona aşırı çok şükür), dolayısıyla saatleri kendim belirleyebiliyorum. Sabahları azıcık geç başlayıp akşamları azıcık erken bitiriyorum. Çarşambaları (liseden beri hayal ettiğim gibi) yarım gün çalışıp hafta sonu ise (elimden geldiğince) çalışmıyorum. İşimi seviyorum ve enteresandır ki iş beni yormuyor. Çocukların okulları sporları dersaneleri koşturuyor bizi daha ziyade. O da geçecek deyip gidip geliyoruz napalım? Ama takdir edersiniz ki burda o işler daha kolay, çünkü hem mesafeler yakın, hem de B planı her zaman var. Birimiz yetişemezsek biri koşuyor, olmadı dolmuşa atla gel, yürü veya birinden rica et diyebiliyoruz. Herkes herkesi tanıyor malum.
Bunlar hayatımın sıkıcı yanları. Esas merak ettiğiniz, eminim ki, sosyal yaşantımız. Zira, Bodrum dışındaki her yerden bakıldığında burda neler oluyor neler! Ben kendimden biliyorum, müthiş bir eğlence var gibi geliyor. Sizin düşündüğünüz gibi, biz öyle beach clublarda, gece mekanlarında, havalı restoranlarda yaşamıyoruz Bodrum'u. Hele de tatile gelenlerin bir haftada harcamak için bütün yıl biriktirdikleri bütçeleri bizim sürekli harcamamız sürdürülebilir mi sizce?
Aslında hiç de öyle değil. Bir defa burada yaşam çok pahalı. Antep'te haftada üç - beş dışarda yemek yiyebiliyorsanız, biz bunu (sürdürülebilir bir yaşam için) haftada bir - iki haftada bir yapmak durumundayız. Çünkü dışarda yaşam gerçekten pahalı! Örnek olsun diye söylüyorum, Barselona'da havalı bir kafede kahvaltı yapmak ve Bodrum'da düz bir kafede kahvaltı yapmak aynı fiyat. Üstelik biri Euro olmasına rağmen. Yine de eve kapandığımızı sanmayın. Evler hep bahçeli balkonlu vs olduğu için evde toplanma sıklığımız büyük şehirlerden daha fazla olabilir, evet, ama dışarıda da bazı formüllerle bir yaşam kurgulayabiliyorsunuz.
Bir kere misafir geldiğinde, ya da özel günlerde maliyeti göze alıp tabii ki dışarda yiyor içiyoruz. Ama bunun dışında da Belediye Kafeler var cankurtaran. Ambiyansı nefis dekoru muhteşem olmasa da, hem deniz kıyısında oluşları, hem manzaraları, hem fena olmayan yemekleri, hem her yerde oluşlaru hem de itiraf ediyorum normal fiyatları ile oldukça sık gidiyoruz buralara. Hem de bize bir de Bodrumlu indirimi yapıyor. Yazın denize girmek için de oldukça sık tercih edilen yerler burada yaşayanlar tarafından. Gerçi bu yaz sonu turistler ve yazlıkçılar da keşfetti ve maalesef çok kalabalık oldular ama şu an tamamen bize aitler! Nefis kahvaltılar, harika plajlar. Su kıyısı havası almak istediğimizde tercihimiz oldular açıkçası.
Bunun dışında hemen her Bodrumlunun bagajında açılır kapanır sandalyesi vardır diyebilirim. Bu da bir yol, gidip deniz havası almak için. Özellikle kışın, mekanların şezlonglarını topladıkları ve sahillerin bize kaldığı dönemlerde.
Çok uzatmadan bitireyim. Bir gün de alışveriş işinden bahsederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder