Buyrun, ben

Buyrun, ben

16 Ekim 2012

İncelikler yüzünden

İnsan kendi kızıyla başedemez mi? Ben edemiyorum. İflas bayrağını çekip atınca ne olucak? Kızımı da mı atıcam? Yok atamam. O zaman başetmem gerek. Ama edemiyorum.
Napıcam ben, çıkmaza çakıldım.
Pedagoğa götürüyorum, dersimi çalışıyorum, verdiği ödevleri yapıyorum. Sabır timsali oluyorum, saatlerce direniyorum sabrediyorum. Ama nereye kadar?
En son ısırıyor beni (5,5 yaşında ama, canımı hakkaten acıtabiliyor), vuruyor, tekmeliyor. Elinde sert birşey varsa onunla vuruyor, ne varsa onu yüzüme gözüme fırlatıyor. Canım acıyor. O da yoksa çığlık atıyor, ama öyle böyle değil. En son dayanamayıp bir tane de ben ona vuruyorum. Bu böyle sürüp gidiyor. Niye vuruyorsun kızım şimdi diyorum, sen de bana vuruyorsun diyor. Demek ki bu krizinin sonunda tokat yiyeceğinin farkında. Bilerek belki isteyerek yapıyor.
Tam kendime ne kadar sabırlıyım, başkası olsa bu kadar sabretmezdi diyorum, birşey oluyor.
Sabah uyanmıyor, servisin gelmesine on dakka kalasıya kapris yapıyor. Yataktan kalkmam uykum var, tuvaletim yok çişe gitmem, oyuncak bebeğimin elbisesi nerde, sonra bir çığlık kıyamet, gitmiycem okula...
Her sabah aynı terane.
Okuldan gelince başka bir terane, birikmiş gerginliğini atsın, sakinleşsin diye sabrediyorum, biraz ağlasın susar diyorum ama yok.. Bitmeyen bir krize daha dönüşüyor.
Ödev saati bambaşka bir terane. Her gün ama her gün, altı üstü bir iki sayfa çizgi çubuk - ki bu onun kapasitesinin çok altında biliyorum- yapmam da yapmam. Yapma kızım sonuçlarına sen katlanırsın sınıfta, bu sefer yapıcam diye ağlıyor. Masaya otur, bir ya da iki saat elinde kalem kağıda bakıyor. Bir çizgiyi bir saatte. Yeni kalemler, kırtasiye malzemeleri, çalışma masası alıyorum özenir belki diye, yok, bana mısın demiyor. Ertesi gün de ben ödevimi bitirmedim diye ağlıyor.
Bir insanın sabırları buna ne kadar dayanabilir ki?
Pedagoglar derslerini ezberlemiş: Babası uzakta ya ondan.
Ya ne babası ne annesi. İnat ediyor işte. Neden, neyin intikamını almaya çalışıyor bunu çözmek gerek. Çocuğun yapısı mı böyle, onu söyle bana. Üstüne mi gitmiyim, yaptırmayım mı ödevini, okulda rezil olunca gelip daha çok ağlıyor ben yıldız alamadım diye. Ben bununla başetmek zorunda mıyım? Sabah kalkmıycam diye çığlık çığlığa ağlarken tamam yat o zaman deyip, dönüp arkamı kendim hazırlanıp okula mı göndermeyeyim? Sonra hergün istemeyince annem göndermiyor nasılsa'yı nasıl değiştiricem? Çünkü çocuk sözlüğünde istisna diye birşey yok. Birkez hasta diye okuldan al, hergün karnım ağrıyor diye bir saat ağlıyor. Bir kez uyusun diye gönderme, ertesi gün nasıl göndereceksin?
En sonunda okuldan mı alayım? Anaokuluna geri mi vereyim? Hatta yuvaya. Canı isterse gitsin istemezse gitmesin.
Akşam uyku saati gelince az oyun oynadım diye kriz. Yok biraz daha oyun oynasaydım, yok biraz daha zıplasaydım, uyumaz, yatır yatırabilirsen. Sabah kalkma saati gelince gene aynı terane.
Sürekli olarak, iş dışında geçen saatlerde sürekli olarak, onun kaprisleriyle - istekleriyle - krizleriyle uğraş.
Ben ne olucam? Benim kendi isteklerim ihtiyaçlarım hayatım vardı bir ara. Saçımı yıkardım, kuaföre giderim. Spor yap diyorlar, ne zaman? Okul çıkışı mı, sabah mı? Eve geliyoruz, iki saat mücadele, sonra uyku. Sabah haldır huldur koş işe, haftada altı gün. Bu kadar zor mu olur bu iş hep böyle?
Hasta mı oluyorum, yorgun muyum, birşeye canım mı sıkılmış, ben de sevgilimi özlemiş olamaz mıyım? Önemi var mı?
Nereye kadar sürer bu böyle?

8 yorum:

Unknown dedi ki...

Sizi o kadar iyi anlıyorumki benzer durumlar bizdede var bende bununla ilgili dün yazdım hatta.offf off.
Bende anneme soruyorum bende böylemiydim diye.Ama hayır bende öyle değildim

Adsız dedi ki...

Merhaba ;
benim kendi blogum yok , kızım kızınızdan 1 yaş küçük ve uzun zamandır ara ara takip ediyorum .
Allah kolaylık versin diyorum , yaşayan bilir bunu ..benim kızım 4,5 yaşında ve benim kızım acaba ergenlik çağında mı diyorum çoğu kez. Anaokulununa gidiyor, çalıştığım için bu üçüncü senesi ve gerçekten bazı zamanlar , çoğu zamanalar anlattıklarınızı yaşıyorum . Bizde de klasik cevap anne çalışıyor denicek : )Ancak çok zeki çocuklarda bu tarz haraketler daha çok yaşanıyor. Zeki çocuklar gerçekten normal standart bir çocuk gibi olmuyor.Bizim okul pedegogu da bunları söylemişti .Tepkileri , olayları içselleştirmeleri daha farklı gibi geliyor bana . Gerçekten zeka testi çok yüksek çıkmıştı. sizde bu yönden bi ele alın isterseniz. Kolaylıklar diliyorum ...

ışıl dedi ki...

merhaba, uzaktan bir yorum olacak ama bence kızınızı anaokuluna geri verin (bunu 5,5 yaşında olduğu için söylüyorum). ama anaokulu için "istemezse gitmesin" durumu da olmasın.

benzer şeyleri kızım dört yaşında iken, babası haftada üç dört gün şehirdışına giderken yaşadım. anaokuluna bile zor götürüyordum, ilkokulla hiç baş edemezdim herhalde. sevgiler.

Erdemim dedi ki...

Bizim de babamız uzakta ve oğlum 4 aydır anaokuluna hiç isteyerek gitmiyor,ama bu bir neden olmasa gerek diye düşünüyorum... Bir an anlattıklarınızdan başımıza gelecekleri gördüm sanki... Neden eskiden böyle değildi, neden annelerimiz çok daha rahat çocuk büyüttü, neden biz yapamıyoruzu bilmek istiyorum!!!!

annesininoglusu dedi ki...

Bu arada Tuna kuşu napıyor:))

Adsız dedi ki...

Geçen yıl kızım anasınıfında kendisinden bir yaş büyüklerle biraradaydı. İlk iki ay kabus gibiydi: Anasınıfı olduğu halde, kendini sınıf arkadaşlarıyla kıyaslıyor ve yeterince iyi olmadığını düşünüyordu ("Benim yaptığım evler, onların yaptıkları gibi değil", "Onlar makasla daha düzgün kesiyorlar"...). İki aydan sonra aradaki farkı kapattı ve daha mutlu bir şekilde okula gidip gelmeye başladı. Öğretmeni de bize çok destek oldu. Herşey yoluna girdi, ama yine de kendinden büyüklerle aynı sınıfta olmanın onu zorlamaya devam ettiğini gözlemledim; bilişsel olarak fark yoktu, ama duygusal olarak çoktu. Bu yıl kendi yaşıtlarıyla birarada ve çok mutlu. Verilen ödevler ne kadar basit olursa olsun, kendinden büyük çocuklarla aynı sınıfta olması dezavantaj. Muhtemelen kendini sürekli diğerleriyle kıyaslıyor. Hele bir de geçen yıl o okulun anasınıfına devam eden, veya bir şekilde birbirini daha önceden tanıyan çocukların arasında ise işi daha da güçtür. Yakın zamanda yaşadığı mekan ve okul değişimini, baba desteğinden yoksun oluşunu (elbet sizin de) saymıyorum bile. Bu günleri kısa sürede atlatmanızı dilerim; kazasız, belasız.
Derya

SU Hanımın Çiftliği dedi ki...

Ne güzel sorular sormuşsunuz "kendi kendinize"
hani demişsiniz
"Neden, neyin intikamını almaya çalışıyor bunu çözmek gerek".diye
Bu bir intikam ise VEYA bir intikam gibi geliyorsa size gerçekten bu çözülmesi gerek bir şey olsa gerek

CEREN BEĞEN dedi ki...

Merhaba. Benim oglum simdi yedi yaşında ve birinci sınıfta. Gecen sene kındergarten'a ilk başladığı aylarda son derece kızgın ve saldırgan bir dönem geçirmişti o da. Biz Amerika'da yaşıyoruz ve oğlum zeka testi sonuçlarıyla girilen bir okulda okuyor. O dönemde arkadaş ve öğretmenlerine karşı da saldırganlaşmıştı ve durumu okulda diğer çocuklar için tehlike oluşturuyor diye düzelmezse okuldan almanızı ısteyecegiz deyip bize uygun bir süre tanıdılar. Okulun psıkologuna gitmeye başladık ve adam hayatımızı degıstırdı diyebilirim. Uygulamaya başladığımız şeyleri sıralayayım: (Bence en önemli olan madde) Şekeri kestik, süt ve ürünlerini kestik, gluteni kestık, sabahları okuldan önce 20 dakika yürüyüş bandında hızlı yürüyüş yaptırdık (enerjisini harcaması için), düzgün davrandığı zaman dilimleri için ödül sistemi uygulamaya soktuk. Saldırganlaşacagını ya da kriz çıkaracağını anladığımız zamanlarda biz ya da öğretmenleri enerji harcatacak bir aktivite yaptırdık, yerınde koşma ya da merdiven inip çıkma gibi. Bir hafta içinde saldırgan hareketler büyük ölçüde azaldı, iki ay içinde de dikkatini toplama yeteneğinde büyük bir ilerleme kaydetti. Çocuğunuzun gizli bir besin alerjisi ya da duyarlılığı var mı diye bakmadıysanız bakın derim. Onun dışında şekeri kesmek bence bizim için en kilit olan adımdı. Yazışmak ısterseniz cerenarik at gmail dot com'dan yazabilirsiniz. Durum ve davranışlar tam aynı olmasa da bir anne olarak hissettiklerinizi çok iyi anladım.