Yeniden mi? Pek sanmam vaktim yok..
Ama bilgisayarım hatırladı bak, girerken şifre sormadı, hayalin blogları diye açıverdi sayfayı!
Yaş günüm yaklaştıkça bir blog yazma gelir
bana.. Bu her yıl böyle oluyor. Bir iki yazıyorum sonra bırakıyorum. Bugünlerde
tekrardan bir blog yazma modası oldu sanki (ya da bana öyle geldi) ve çevremde
neden blog yazmadığımı soranlar arttı.
Yazmışlığım var benim. Yıllarca.
Sayfalarca, sözlerce, anılarca. Ama sonra sıkıldım.
Ama bir yandan da, hep "çok güzel
şeyler yazan biri olmak istemişliğim" var. Gerçi sıradanlığın bir tık
üzerine geçebilmiş değil yazdıklarım, ama bende bir yazdıkça rahatlama,
hafifleme hali olmuyor değil.
Sonra dedim ki bugün, madem içinden
geliyor, yaz kızım. Üşenme. Dök içindekileri kurtul. Hazır bloğun artık eskisi
kadar takip edilmiyorken, kendine anlatıyormuş gibi olacak.
Kendime notlar gibi, günlük gibi,
çocuklarım büyüdükçe beni tanısınlar diye gibi, hadi bismillah madem.
Konusuz başladım konuya gireyim. Bakalım
40 yaklaştıkça (günler kala) neleri farketmişim, bir toparlayayım..
Mesela, tam şu an, klavyenin otomatik
düzelticisine ne kadar alıştığımı farkettim. Bir zamanlar kağıt kalemle yazmayı
özleyenler gibi, bilgisayarda yazmayı ne kadar özlediğimi farkettim – ki son
zamanlarda herşeyi cep telefonuna yazıyor ve baş ucu çekmecemde duran günlüğüme
ne kadaaar uzun zamandır yazmıyorum evet.
Artık en azından yap(a)mayacağım şeylere karar verip, bir kenara
maddeleyip sonra da ah gene yapamadım demek yerine, kendime yapabileceğim kadar
söz verir oldum. Yani kararlılık düzeyimi artır(a)madım ama en azından
farkındalığımı artırdım. Nasıl oluyorsa, koşu bandına (hemen hemen) her gün
çıkıyorum örneğin. Her gün çıkacağım deyip tüh çıkamadım diye üzülmek yerine,
çıkabildiğim kadar sık çıkacağım diyorum kendime. Böylelikle yapamadığım
yürüyüşlere üzülmüyor, yapabildiğim yürüyüşlere seviniyorum. Diyet yapacağım
deyip (hiç bitmiyor ki), her bozduğumda üzülmek yerine, daha sağlıklı
besleneceğim deyip, her yediğim sağlıklı öğünden sonra seviniyorum.
Yine yeni yaşımda kendimi yine yeniden sevmeye başladım gibi.
İnsanın farkındalığı her yaşla biraz daha artar mı, ne enteresan. Bir yaş sonra
bir önceki yaşta meğer ne kadar cahil olduğunu farkeder mi insan.. Tekamül ne
acayip bir şey..
Bir de çok enteresan bir şey daha var ki, bundan bir iki sayfa
değil bir blog dolusu bahsedesim var.. Şu doğum işi ne acayip bir mucize..
Her doğum bir mucize.
Ben kaç yıllık kadın doğumcu oldum, hala her doğumdan sonra ağlar
mı insan yahu.. Benim aklım ermiyor, nokta kadar bir bebek ama kalbi atıyor,
sonra büyüyor, eller ayaklar parmaklar çıkıyor, ama hep birelde beş parmak,
nasıl oluyor da oluyor?! Sonra bu büyüyüp insan oluyor, sonra annesinden o
minik kafasını ittire ittire doğuyor, ondan sonra nedenini bilmese de refleks
olarak meme emiyor, büyüyor. Sonra yürüyerek gelip beni öpüyor falan.
Çok şaşırıyorum. Neden her seferinde şaşırıyorum biliyor musun
sevgili okuyucu? Her seferinde nasıl da aynı sırayla aynı detaylarla
olabildiğini anlamaya benim küçük beynim yetmiyor da ondan. Sınırlı algılama ve
anlama kapasitem bu mucizeyi içine alamıyor, tekrarlanabilirliği çok ürkütücü
geliyor. Allah’ın büyüklüğünün izlerini günlük yaşantıda görmek beni değişik
hissettiriyor.
İşte hayatın anlamı, tesadüf diye bir şey yok, benim bu işi seçmem
tesadüf olamaz, bu da benim tekamül sürecimle ilgili sanırım, böyle böyle
eğitiliyorum galiba.
Biraz ordan biraz burdan içimden geldiği gibi oldu bugün.
Mucizeler dünyasına, hayal alanıma yeniden hoşgeldiniz öyleyse.
2 yorum:
Şahane yazıyorsunuz, blog yazmaya devam. Lütfen vazgeçmeyin, teşekkürler :)
Kriptik tonsillitin dogal tedavisini ararken buldum yazılarınızı. Kimini gozlerim dolarak kimini de gülerek okudum.bir dolu da bilgi öğrendim. Eğitimli ve kültürlü insanların bilgi ve iyilikle aktardiklarina ihtiyaç duyanlar için YAZIN lutfen
Yorum Gönder