Buyrun, ben

Buyrun, ben

24 Eylül 2013

Ben eskiden, her gün

Ben eskiden her gün, bu kalbim kadar temiz sayfalara yazar da yazardım.. Diyeceklerimi derdim, bir solukta, bir çırpıda.. Kelimeler arasında boşluk bile bırakmadığım olurdu.
Bi sürü kişi okurdu, bana akıl verirdi, beni tanırlardı, ben de onları tanırdım zamanla.
Demez oldum, vaktim olmadı dedim, fırsatım yok dedim.
Ama gene geldiler kelimelerim, kafamın içinde konuşmaya başladığımdan anladım. bunu yazsam dediğim laflar çoğaldı sabahları arabada giderken. Böylece geri geldim, resimsiz, fotoğrafsız, şimdilik bol laflı olacak ama..
Kongreye gittim geçen gün, Filiz geldi, merhaba dedi, beni hatırladınız mı dedi, hatırlamadım, blogdan tanıyorum sizi dedi. Ayıp ettim, bloğumdan da dünyamdan da kopmuşum. Laflarımı facebookta durum güncellemesine sıkıştırmışım. Kendime de ayıp etmişim, geçmişime sırtımı dönmüşüm. Yoksa hayallerim mi bitti? Yok yok değil, hatta büyüttüm bazılarını, besledim, olgunlaştırdım, oluşturdum. Sırası geldikçe anlatırım.
E o zaman hoşgeldim gene hayal alanıma.
Biraz günlerden söz edeyim.
Bodrum'da günler su gibi akıp gidiyor. Başta biraz sallandıysak da alıştık. Bodrum aldı götürdü bizi. Yazı yedik bitirdik.. İş çıkışı (mecburen :) ) denize giderek, akşamları bahçede sohbet ederek, sabahları sahilde sabah yürüyüşüne giderek.
Keyifli de günler geçirdik, zor da, ama güzel bir yaz geçirdik. Kardeşlerimle arkadaş oldum yeniden, çocuklarıma anne oluyorum son günlerde, annemle de anne kız oluyorum hissediyorum... Sevgilim güzel güzel balıklar tuttu, vallahi nefis de pişiriyor, yazı balığa doyarak geçirdik.
Kızımı yelkene gönderdim, bakalım sevecek mi, kışın da gidecek, yelkenci olacak mı kendi bilecek ama.. Damla hanımı tanıyanlar, beni tanıyanlar bilirler, geçen seneyi bir hengameyle okullu olarak geçirdik, keşke uzun uzun yazsaydım yaşadıklarımızı, mini mini birlerin annelerine belki yol gösterirdi. Ama geçti bitti.. Kızım büyüdü. Bununla ilgili de söyleyecek çok ama çok lafım var, ayrıca yazayım bir gün.. Meğer herşeyin zamanı varmış. Boşuna (mı) ağlamışım bir yıl boyunca? Şimdi okullu olduk asıl, şimdi geldi zamanı farkettim. Bunu sonra anlatacağım daha uzun.
Oğlumu da büyüttük biraz ama hala bebek, hala şeker, hala sevimli. Hala çiş yapıyor gece altına, napalım o da biraz geç büyüsün tanıdığım diğer erkek bebeler gibi :)
Anne demek sıcak kek kokusu, taze ekmek kokusu mutfakta biraz sanki.. Ben de sağlıklı (ya da daha sağlıklı) beslenmeye taktım bu aralar. Madem Bodrum'a yani bir kasabaya taşındık, o zaman nispeten sağlıklı beslenelim dedim. Ne kadar dayanabileceğimi, ya da sebat edebileceğimi bilmiyorum ama şimdilik son birkaç haftadır, sütümü ineğin memesinden (dolayısıyla yoğurdumu annemden), yumurtamı tavuğun poposundan, tereyağımı sütçünün yayığından alıyorum. Yumurtalı patatesi fırında kavurup yapıyorum, yumurtalı ekmeği yağda değil de fırında pişiriyorum. Ekmeği kendim yapıyorum evde, sıcacık, yumuşacık... Evet ben de şaşırmış durumdayım ama yapıyorum hakkaten..
Meyve suyu, kola gibi şeyleri artık tamamen almaz olduk. Taze meyve suyumuzu kendimiz yapıyor ya da süt veya su içiyoruz. Bulguru pirince yeğlemeye çalışıyoruz. Haftada bir McDonald's günümüzü ayda bir gibi daha iyimser bir sayıya çekmeye çalışıyoruz.
Oluyor mu? Bence oluyor.. İstikrarlı da olursa tam süper olacak...
Şimdilik böyle ortaya karışık bir yazı olsun. Birikmiş diyeceklerim de bitene kadar biraz böyle olacak bence..
Şimdilik hoşçakalın, beni izlemeye devam edin anacımm

3 yorum:

Adsız dedi ki...

şaka gibi..tam sana "artık neden yazmıyorsun" tadında bir msj yazmak üzere bloğunu açtım..aaa yazmışsın..hemen başka bir şey daha isteyim.. :)Nazlı B.

Bizden dedi ki...

çok sevindim sizi tekrar okuduğuma.bizde de aynı oldu son 5-6 aydır,yeni yeni dönüyorum ben de bloga...
sevgiler...

Asortik Krep dedi ki...

Kaç senedir izliyoruz zaten..Gelirsem uğrayacağım .. :)