Bordoydu. Kocamandı. Ayak uzatma yeri vardı, arkaya yaslanınca kocaman rahat bir baba koltuğu gibi oluyordu.. Gerçi çoğunun ayak uzatma yeri kırılmıştı, ama olsun. Gene de yumuşacıktı. İçine gömülüyordun, uzun oturunca.
Gerçi kokuyorlardı hepsi. Üzerlerine ter, kan, uyku, gözyaşı kokuları sinmişti. Ama temiz pikelerine dolanırsan pek ala sabaha kadar mışıl mışıl uyuyabiliyordun.
Mesela, Aliksanla ben, sabaha kadar uyurduk aralıksız üzerlerinde, yeter ki yakın olalım yoğun bakıma. Bizim enerjimiz ulaşsın içeriye de, eksilmeden..
Aslında Aliksan büyük bordo koltuklarda değil, yanyana duran küçük yeşil koltuklarda uyumayı tercih ederdi. Bordo koltuklarda nasıl olup da uyuyabildiğime şaşardı. Oysa çok rahatlardı bence.
Tam 40 gün kahrımı çekmediler mi ne de olsa?
Ama bir gece, tek başımayken, Aliksan da yokken, Bilal de yokken, onyedinci gece miydi desem, yirminci gece miydi, bastı beni o bordo koltuklar.
Belki de motor kazası yapıp ölmek üzere olan çocuğun yakınlarıydı basan. Ya da asansör boşluğuna düşüp beyin ölümü olan gencin yakınları mıydı.. tam hatırlamıyorum. Onların sürekli çalan telefonu ve her telefona, "çok ağır durumu, umut yok" demeleri, beynimin kıvrımları arasında bazı nöronları ateşleyip durmuştu. Yahu, biz hiç umut yok demiş miydik? Bu ne demekti "umut yok"? Umut Allah'tan değil mi, sınırsız değil mi?
Ama gece ilerledikçe ve ben yoğun bakımın önündeki bekleme odasındaki bordo koltukta uyumaya çalışırken, onlar sürekli umut yok dedikçe, ben de umudumu kaçırdım elimden... Bastı geldi içime korku. Gece sabaha dönmeye yüz tuttu ama benim yüzüm gittikçe karardı. Umut olmaz mı, ya yoksa hakkaten, ya bişey olursa, ya... Ya kardeşim kurtulamazsa.. Ya hakkaten umut yoksa...
Öbür yarımı aradım, bacımı, beşyüz metre uzağımda olması yetmedi, gel dedim, yakınımda ol. Umut var de bana, elimden tut, ya umut yoksa dedim. Hastane bahçesi hatırlar mı acaba, ama her söz evrene yazılmıyor muydu, durmuyor muydu bir yerlerde, o zaman bahçede bağıra bağıra ağlayışım da duruyordur gökyüzünde bir yerde, ya umut yoksa diye....
Sonra geri geldi. Çok şükür umudum geri geldi.
Kardeşim de geldi.
Çok şükür.
5 yorum:
Çok sağlam durup karşıladığın bazı acılar, sonraları daha çok gösteriyor kendini. Durup durup vuruyor, vurdukça daha çok kanatıyor. Herşey geçti, Ayça çok şükür iyileşiyor, ama sen kanamaya devam ediyorsun. Tampon yapma, dik artık orayı...
çok çok geçmiş olsun, içim cızz etti, kardeşlerimizi ailemizi korusun Allah..
sevgiler,
Zeynep..
meraba ben umut :)
Umudum, seni veren Allah'a şükürler olsun.
ahahaha Üsküdar :)
Yorum Gönder