Buyrun, ben

Buyrun, ben

18 Aralık 2007

Minik kalbim hasta oldu.

Ah miniğim, minik kalbim. Nasıl da öksürüyorsun.. Benim içim parçalanıyor sen öksürdükçe. Nasıl korkulurmuş insanın kalbine birşey olacak diye!

Canım yavrum, senin baban var ya, yıllardır bana baktı büyüttü, şimdi de seni büyütüyor. Ben hastanede çok yoruluyorum, akşam 8'de uyumuşum, gece uyandım bir baktım babacığın uyumamış, odandaki çekyatta kıvrılmış, sabaha kadar başını beklemiş. Sen öksürmekten uyuyamıyorsun, o da her seferinde seni pışpışlamış, korkma diye.

Çok şükür Allah'ıma sizi bana verdiği için.
Sen de çabuk iyileş emi yavrum.
Gül yüzün hep gülsün.Allah nazarlardan saklasın seni.

15 Aralık 2007

Kizimla gectigimiz haftasonu

Pazar günü Carrefour'da yürüme denemeleri yaptık ve bütün günü salatalik yiyerek geçirdik :)

Cumartesi Beşitaş'la özlem giderdik..

Bolu Et Lok. taşınmış, gittik yeni yerini gördük onayladık.
Beğendik.



6 Aralık 2007

Çığlık attıran cümleler

Tepişin annesi için yazıyorum :)
Bana bugüne kadar çığlık attıran (ama gerçek çığlık) cümle şuydu:
"Vah vaaaahhh yazıık çocuğaaa..."


Resimdeki çocuğa yazıkmış. Çocuk benim. Tamam küçüktü. Evet ama bunlar zaten küçük doğuyor. Zamanla büyüyorlar.
Kızım kalbimde göğsümde en emin yerde. Süt memede. Salı pazarına da giderim heryere de. Kime ne.

Teyze söylene söylene geçince yanımdan, gerçi bisürü kişi söylerdi de, o an sabrım taştı, gittim durdurdum, nesine yazık teyze dedim, ne oldu bebeğime bişey mi yaptım?

Yazık yazık küçücük çocuğu niye dışarı çıkardın dedi.
Aylardan mayıs. "Niye, üşür mü" dedim.
Teyze söylene söylene yoluna devam etti.

Bi daha kimseye hesap vermedim / sormadım.
Kızımı üç günlükten beri hep dışarı çıkardım.

Pişman değilim.

Bakınız. Mesela burada da çıkarmışım.
Not: Kızım tepiş hanıma teşekkür edip kocaman öper :)
Bir de Yaban Eriği Tuba teyzesine.

24 Kasım 2007

Fotoğraf albümü

E hazır halalar, amcalar, Ceren ablalar Damla Hanım'ın son fotoları için buraya bakarken,

E ben de bu incileri fotoğrafta görüntüleyebilmişken,

Hemen buraya da koyayım dedim canım..

Buyrun afiyetle yiyin.
Not: Bana da bırakın.

18 Kasım 2007

Tüm zamanların en keyifli fotosu


Bu işte.. Tüm zamanların en keyifli fotosu.


Damla hanım Üsküdar vapurunda. Masanın üzerinde kitap okuyor. (Belki de kitabını yiyordur)


Teyzesinin kafesinde.. Üşümesin diye polarla ve anne sevgisiyle kuşatılmış.

Anneanneyle İstanbul ünv.de.. Gerçi ünv.den çok kuşlarla ilgileniyor gibi görünüyor ama ne yapalım :)



12 Kasım 2007

Damla hanımın diş hediği

Damla hanım, dişlerini göstermez ki resmini çekelim..


Annesi ona diş hediği yaptı (diş buğdayı).. Herşey istediği gibi oldu çok şükür.. Buğday bile çok başarılı idi, herkes yedi.. (Portakal ağacı Hatice'ye teşekkür ederim, o olmasaydı ben kuru bir buğday haşlaması ikram edecektim misafirlere.. Ama içine nar, çukulata parçacıkları, ceviz ve pudra şekeri ekledik, oldukça başarılı oldu)..
Tek eksik fotoğraflar oldu, ne anneannenin yaptığı süpper pastaların ne de gelen konukların resmini çekebildik telaştan..
Çünkü Damla hanım nezle olmaktaydı ve çok huysuzdu.
Bir tek Ferah teyze ile şu aşağıdaki resmi çektik:


Bir de bunları:
Kızım mesleğini seçerken makası aldı eline ilk.. Bunu terzi olacağından ziyade anası gibi cerrah olacağına yorumlayanlar da oldu, teyzesi gibi yetenekli bir tasarımcı olacağına da..

Steteskopu seçmesi sanırım biraz zorla oldu :) Çünkü elinden makas, pastel boya, kredi kartı vs.yi aldık.. Kısacası steteskopa sıra gelene kadarlık hile yaptık :))


Bu arada kızıma bakan yakışıklı bey öyle bir sarılıp bırakmadı ki, meslek seçerken erkeklerden fırsat bulamayacağına bile yorumlandı bu:)
Hayırlı dişler yavrum.....Bir ipe dizip boynuna astığım 32 diş gibi incilerin olsun inşallah..
Allah'ım sana hayırlı, sağlıklı bir ömür versin inşallah.

5 Kasım 2007

Mutlu yıllar anneanne

Allah seni başımızdan eksik etmesin...

Eh işte küçük mütevazi bir pasta yedik...


Can dayımız da geldi.


Yürümek çok heyecanlandırıyor Damla Hanımı...


Sonra da babaannemiz valizini hazırlarken,
yanında en çok götürmek istediği şeyi seçmiş.
Neyse ki yetiştim hemen müdahale ettim :)

24 Ekim 2007

Damla hanimin dişi

var. Bir tane. Bir bile denemez, çeyrek tane.

14 Ekim 2007

mutlu bayramlaaarr

"biz 20 yıl önce neysek yine oyuz" fotorafımız...
ama birkaç eksik, ama birkaç fazla...


İki maviş bir fotoya yakışır



7 Ekim 2007

Tek elle neler yapamazsınız?

1. Diş fırçanıza macun koyamazsınız
2. Tuvalet kağıdına (ters taraftaysa) uzanamazsınız
3. Saçınızı atkuyruğu yapamazsınız
4. Sütyeninizin arkasını kopçalayamazsınız
5. Kolyenizi (bazen de saatinizi) takamazsınız
6. Hazırladığınız ekmek arası sandviçi streç filmle kaplayamazsınız
7. Şişenize basmalı pompadan su dolduramazsınız
8. Lastik ayakkabınızı bağlayamazsınız

Liste uzayıp gidiyordu ama çok moralim bozuldu, durdum.
Üstelik bunlar daha sabah sekiz olmadan, evden çıkmadan yapamadıklarım.

Demek ki neymiş, doğum sonrası eliniz ağrırsa, iki ay beklemeyin, derste gördüğünüzde bile dikkate almadığınız tuhaf isimli bir hastalığın (bkz. De quervain tendiniti) sizi bulabileceğinden şüphelenip DOKTORA GİDİİİNNNN!!!!!

1 Ekim 2007

Başıma gelenler.

Ben bugün işe başladım ya aylardan sonra..
Ben doktorum ya..
Doğum yaptırırım ya..
Ameliyatlar yaparım ya..
Hasta muayene ederim ya..
Nöbetler tutarım ya ayda yedi kez..

Ayrıca yeni anneyim ya..
Altı aylık bebeğim var ya..
Onu emzirir, üstünü değiştirir, kucağımda taşır, sever, oynar, kollarımda sallayarak uyuturum ya..

Ayrıca günlük normal işlerim de var ya benim.. Yemek yerim, evi toparlar, her akşam kızımı yıkar, işe gidebilmek için günde bir - birbuçuk saat araba kullanırım ya..

İşte bu resimdeki de benim kolum. Sol kolum. Bu alçıdaki.

27 Eylül 2007

Benim kızım..

Benim kızım canımın içi... Aslında bitek benim değil.
Babasının teyzelerinin anneannesinin halasının.



Sarı tulumu var. Giyince minik bir tırtıla benziyor.
Gülünce gözleri kayboluyor.

Hoppalası var. Binince kahkahaları içeriden duyuluyor
Mor fili var. Onun en çok da kuyruğunu seviyor.

Mor filin turuncu kuyruğunu.

Benim kızım canımın içi.
Ben artık çalışan bir anneyim. Bu pazartesi o pazartesi. İşe gideceğim.
Canımın içini nasıl bırakacağım?

20 Eylül 2007

Diş :)

Baktık ki Damla hanımın dişlerinin çıkacağı yok, biz de diş yapması için bugün dişçiye gittik:)


Dediler ki "E öyleyse size total protez yapalım"

Damla hanım ağladı. Sonra güldü. Kucaktan kucağa uçtu. Sonra dediler ki, "sizin kızın ratingi çok yüksek" :))
(Burası: Marmara Ünv Diş Hek. Fak)

18 Eylül 2007

Kizim ve Sütlü Nuriye Teyze

Bebek magazasinda calisan tezgahtar bayan dedi ki, kuklalar cocuk gelisiminde cok onemli bir yer tutarmis. Bu arkadas pedagoji okumus, o yuzden inandim dedigine. Ama sadece kukla tiyatrosu bile dunya paraydi. Bu nedenle belki de satin alayim diye diyodur oyle diye de dusundum, ne yalan soyliyim.
Sonra da gazetede okudum. Gercekten oyleymis. Kuklalar cok etkiliymis bebisler uzerinde. Mesela yemek yemediginde biz "ye yavrum bakiyim mamani" dedigimizde "iii ih" dermis, ama kukla "himm yesene cocugum" deyince yermis.

Oyle olunca ben de gittim kizima Nuriye Teyze'yi aldim.

(Sutlu lakabini annemle ayni anda dusunduk.)

Kizim, Nuriye Teyze'yi yedi.

13 Eylül 2007

Ben şimdi ağlamıycam

Daha onbirde öğle yemeği yiyorum. Ama küçük çatalla yiyorum ki karnım daha çok yedim sansın, daha çabuk doysun. Kanepeye fasülye döktüm. Olsun. Ben bu sene de oruç tutamıyorum. Bissürü şeyler yemem gerek ki minik kalbim sütler emsin, doysun. minik kalbim artık şeftali yiyor, hem de elma da yiyor.
Ben onu öyle çok seviyorum.

Dün annemle babamin evlenme yıldönümü idi. Ben unuttum. bir gün önce annem hatırlatmıştı oysa. Ben yine de unuttum. annem çok ağlamış ama. Bugün damlaya anlatırken duydum, bak bu resimdeki senin deden dedi, yine ağladı. Ben de ağlamamak için hemen kaçtım ordan. Damla anlamadı. Sonra babamın resmini ortadaki sehpanın üstüne koymakla hata yaptığımı anladım (Daha çok görüp daha çok ağlıycaz diye) Yine eski yerine, aynalı büfenin üstünün kenarına koydum.

Ben hala babamın ölmesini içime sindiremedim ama bunu farketmeyeyim diye düşünmüyorum hiç. Çünkü hep üzgün oluyorum sonra. Hastanelerden nefret ediyorum. Kanser hastalarına şifa versin Allah'ım. Bu hastalık bu kadar kötü olmasın artık.

Hem dün Dafi'nin de doğumgünüydü.
O da yok ki artık. Ayçaada Damlaya yanlışlıkla Dafi diyo hep. Ben de diyorum bazen ama bunu onlardan saklıyorum. Sonra da Damlaya dafi dediklerinde kızıyo gibi yapıyorum, Dafişi ne kadar çok ozledigimi anlamasınlar diye.

Biz mutlu bir aileydik.Bugün

pikniğe gitmiştik Belgrad ormanına. Ben yine kebap diye tutturmuştum.. Begüm pikniği sevmez o gelmemişti. Damlayi cok sever ama. Onu hepimiz seviyoruz.

Şimdi Aycaada aradı, alt kattaki psikopat komşu annemlere panjur takan adamlarla kavga etmiş. Annem yine üzülmüş. Annemi üzeni üzmek istiyorum. Ayça da damla uyuyo diyince üzüldü. Getirsene ozledim dedi.

ben bugün nöbetçiyim. ben de özliycem kızımı. (Allah kimseye evlat hasreti, acısı, ayrılığı vermesin)
Ben şimdi ağlamıycam ama.

10 Eylül 2007

markete gittik


kalbim artik mamasini yiyor oturup
daha cok da tukuruyor
ama bu lokmalar onun icin cook buyuk ve zor



markette de artik alisveris arabasina kurulup gidebiliyor (masallah :) )
annesi ise,
bazen tembellikten, bazen yorgunluktan..
artik blogunu pek guncelliyemiyor :(

30 Ağustos 2007

Onunla buyuyor onunla buyuleniyorum her an

Bu aralar biraz uzak kaldik blogumuzdan. Biz kizimla buyumekle, ben onunla buyulenmekle mesguldum :)

Tatilimizi yaptik, hanyayi konyayi gorduk diyemeyecegim, bence cooook iyi bir tatildi :) Neler mi yaptik,
Mesela daglara taslara tirmandik

(Burasi Behramkale)
Yuzme ogrendik.
(Burasi Arsuz İskenderun)
Biberonla kendi sutumuzu kendimiz icmeyi ogrendik.
(Burasi Bebek Parki)
Sonra ayak parmaklarimizi kesfettik, yemeyi ogrendik.

Sonra donduk, isimize basladik. Ozlemeyi ogrendik :(

19 Ağustos 2007

Ben buradayim internetim nerede

Tamirde.
Yapilir yapilmaz gelecegiz kizimla sizi ziyarete.
Benim boncuk gozlu sari (olmayan) sacli kizim.
minik kalbim.

13 Temmuz 2007

Gidilen yol - varılan yer

Benim için, varılan yer kadar gidilen yol da önemli.
Yoldan keyif almak, tadını çıkarmak,
yolcu olmak..
Bu nedenledir ki, sadece küçük bir şey (güneş kremi, saç boyası.. vs) almak için minik kalbimi alışım, anneanemizin peşine takılıp, taksilere, gemilere binişim,

Eminönü sokaklarını arşınlayışım...

Hiç üşenmeyişim, kızımla beş saat gezişim. Yolların tadını çıkarmak için.
Bu nedenledir ki, memleketin bir ucundan diğer ucuna arabayla gitmeye kalkışımız kocamla kızımızı da alıp...
Biz seviyoruz yolu. Yol bizim olsun, arabamızda soğuk suyumuz olsun, mola yerlerinde pikniklerimiz olsun,
o benzinci senin bu park yeri benim olsun.
Yollar git git bitsin, eve varılsın.
Yorunulsun ama tadı çıkarılsın.
Eee minik kalbimiz de annesiyle babasının yol sevgisine erken alışsın :)
Yani kısacası,
biz hanyaya ve konyaya gidiyoruz, kızımızla, arabamızla.
Dedemizle de tanışmaya, kabristana da, büyük dedemizin, dedemizin, babaanemizin elini de öpmeye.
Arada birkaç gün de tatile.
Görüşürüz.

7 Temmuz 2007

BU HAFTA SONA ERMEDEN...

Bu hafta sona ermeden, bunları mutlaka yapın:
Gerçek bir bahçe bulup dalından meyve (mümkünse dut) yeyin!!


Cevahir AVM'ye gidip, sıcak bir günde serin serin indirimin tadını çıkartın!!


Pierre Loti'ye gidip, gerçek manzarayı izleyin. (Dikkat, fazla güneşte kalmayın :))

Gemiye binin.

Taksim Asmalımescit'te, Canım Ciğerim'e gidin. Ciğer yeyin. Tüm o salata çeşitlerinin tadına mutlaka bakın. Künefeye de başlamışlar, kaçırmayın!

Çok yorulduysanız evde kitap okuyun, dinlenin...

Damla hanım bu hafta öyle yaptı da :)

4 Temmuz 2007

Minik kalbimin annesi hasta

Minik kalbim hasta oldu
iyilesti
annesi hasta oldu
Ama inan olsun ki
ben hasta olayim
minigim iyi olsun yeter ki..

yok yok bu annelik patolojik gercekten :)