Buyrun, ben

Buyrun, ben

10 Nisan 2012

Gaziantep Botanik Bahçesi

Son günlerde kafam oldukça karışık. İş yoğunluğu oldukça arttı, hastanede kafalar karışık, geçici görev, kadrolar, idareciler habire değişiyor, yeni yasa, sağlıkta dönüşüm projesi.. Ne olacağımız belli değil. Ne yapacağımız da.. Benim mecburi hizmetim bitti, nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Özel bir hastaneye geçip biraz daha para mı kazanmalıyım artık, çok yoğun çalışmaktan mı korkuyorum (e zaten yoğun çalışıyorum), korkuyorum galiba, evet tam tanımı bu. Taviz vermek zorunda olmaktan, istediklerimi tam anlamıyla yapamamaktan, başıma birşey gelmesinden, yoğunluktan sıkılmaktan, bunalmaktan ve daha ötede gidecek bir yer bulamamaktan. Daha içimde net olmayan şeyler var. Bi süre daha böyle devam etmek istediğim net ama, sağa sola savrulmadan. Bİr süre daha hastanemde kalmak istiyorum.
Sonra da evet iyi para kazanmak istiyorum.
Bu arada hayat bize ne tuhaf sürprizler hazırlıyor. Tesadüfler var mı? Dün gece 21.50 gibi abidik bir saatte tuhaf bir Türk filmi için sinemaya gidip, yaklaşık bir yıldır benimle konuşmamayı seçen, ama konuşmama nedenini bir türlü içime sindiremediğim -bir ara çok yakın görüştüğüm - bir arkadaşımla kocasının yan koltuğundaki bileti satın almamız (hatta bizden başka kimse yoktu tüm salonda diyebilirim), sonra bir saat kadar aynı masada oturup dondurma yeyip eski günlerden konuşmamız, sonra yanyana parkettiğimiz (kocaa AVM otoparkında!!) arabalarımıza binip evlerimize dağılmamız hayatın bana mı ona mı sürpriziydi? Tesadüfler var mı? Yoksa küçük şeylere büyük anlamlar yüklememeli mi?
Bu da kafa karışıklığıma ek oldu, onun özel hastanede çalışmakla ilgili anlattıkları.

Neyse, eninde sonunda bizim için de en iyisi olacak biliyorum. Su akacak yolunu bulacak. Hayırlısıyla, en iyisi.

Şimdi bu karışıklıktan uzağa götürüyorum sizi: Gaziantep Botanik Bahçesi. Buyrun.
















Hiç yorum yok: