Buyrun, ben

Buyrun, ben

8 Nisan 2011

İstanbul'da misafir olmak

İstanbul... Boğaz manzaralı otel odamda, sabah uyandığım an gözümü açtığımda ilk gördüğüm şey bir vapur.. Başımı yataktan doğrultmadan bile. Biraz kalkınca bütün boğaz ayaklarımın altında, karşımda Topkapı Sarayı, ağaçlar martılar ve göz alabildiğine su.
İstanbul'un en konforlu yataklarından birinde uyuyorum. Elimin altında aradığım (ve aramadığım) her şey hazır. Kahvemi içerken İstanbul'a, Boğaz'a, Dolmabahçe sarayına bakıyorum. Acıkınca bi taksiye atlayıp Taksim'e gidiyorum iki dakikada, Sofyalı senin Otto benim.
Bu mu yaşam? Bu benim bir iş seyahati için kurduğum sanal yaşam. Burada yaşadığım on sene boyunca kaç kere Boğaz'a nazır sabaha kahvesi içmişliğim var? On kez?
Bu şehirden beni okuyanlar, söyler misiniz kaçınız bu şehri böyle yaşıyor? Kaçınız benim eskiden yaşadığım gibi kaçarak yorularak bıkarak yaşıyor?

Bir de şu var ki, şart da değil diyebilirsiniz.. Bu lükse kaçıyor, illa deniz kıyısında mı yaşamalı, ben de kendime soruyorum, yıllarca sordum. Düşününce, Antep'ten fazlası ne ki bu şehrin suyu dışında?

Arada bir alışverişe, tarih-kültür turuna, gezmeye gelsek.. Onun dışında uzaktaki sevgili gibi özlesek İstanbul'u, gelince daha çok sevinsek.. Her evden çıktığımızda trafiğe, kalabalığa söylenmeden işimize gideceğimiz, daha ucuza alışveriş edeceğimiz, herşeyin bedelinin yüksek olmadığı, stresin daha az olduğu küçük şehrimizde daha sakin daha stabil bir yaşam sürsek.. Of çok uzak orası şimdi dediğimiz en uzak yere on dakikada gidebilmenin keyfini çıkarsak.
Yoksa küçük şehir bizim ufkumuzu daraltıyor, görüş açımızı kısıtlıyor, önümüzü görmemizi mi engelliyor....

Ben kendimi kandırıyorum di mi. Ben İstanbul'dan başka yerde yaşayamam di mi.
Ben gene kaşınıyorum di mi.

4 yorum:

ebru dedi ki...

biz izmire gittik bi grup.ama kaldığımız yer ne kadar güzel.denize nazır geceleri oturuluyo sohbet muhabbet.ama illa istanbulda yaşanmaz abi ohh huzur yaa.işte bu kelimeleri çoğunlukla kullanılıyor.3.hafta akşam yemekte biri şey dedi;ee bu deniz çok karanlık bişi eksik bitsin artık şu tatill...
acayip bi şehir burası mıknatıs etkisi yaratıyo...gitmesen gitmek kalmasan kalmak istiyosun.seni anlıyorum

Iraz dedi ki...

küçük şehrin iyi olacağını sanarak gitmiş ve küçük sayılabilecek bir şehtrin tüm nimetlerinden faydalanmış olmama rağmen geri dönmüş biriyim ben..İstanbul' a alışan dönmeden duramıyor, eksik oluyorsun..

ebru dedi ki...

acil yardım.4.kutu antibiyotik bitiyo kulaktaki sıvı gitmiyo.damlada ameliyatı gerekli kılan neydi aybala.bir de doktorunu bana yazar mısın?endişeliyim hem de çok....

hayal dedi ki...

Ebru Merhaba, Damla 11 kez otit geçirdi, kulağındaki sıvı gerilemediği için ameliyat oldu. işitme testi bozulmuştu. İlk ameliyatımızı Acıbadem Kozyatağı, ikincisini Caddede Florance'de olduk. Mail atarsan dr ismini yazarım. Çok geçmiş olsun