Tek sorun, Damla’nın onu görür görmez, ama anne bu palyaçonun burnu kırmızı değil kiii….. demesi idi, hatırımız için burnunu da boyadı :)
Bir saatlik eğlence, çuval yarışı, ip çekmece, yüz boyama, şekilli balonlar… Bizimki araya pasta da girince 1,5 – 2 saati buldu. Ama şunu söyleyebilirim ki Damla (ve arkadaşları) çoook eğlendi…
Pastamız, herzamanki gibi Pastacı Rapuzel’dendi.. Üçüncü çocuğum Caillou ve tüm ailesinin yer aldığı kocaman bir pasta. Süperdi… Zaten haftasonu Rapu üç pasta yaparak Damla’ya çalıştı ve üçü de birbirinden güzel, tam istediğim gibiydiler.. Ellerine sağlık cicim :)
Taze sıkılmış meyve sularımızla Caillou’yu mideye indirirken bir anda, almak için taaa Eminönü’ye gittiğim parti malzemelerini çıkartmayı unuttuğumuzu farkettik.. Şapka maske düdük balon… Bir de onlarla ayrıca eğlendik.. Öttürülebilir şeylerin ondan fazla çocuğun eline aynı anda verilmemesi teorisini kendi içimde doğrulamış oldum..
Okuldaki eğlencemiz bittikten sonra, sıra evdeki aile yemeğindeydi. Gelenlerin tümü aileden olduğundan, herkese büyük bir beklenti içine girmemelerini söylemiştim. Planıma göre yoğurtlu mantı ve Musti’li pasta, yanına da bolca salata.. Ama annem gene kendini kaybettiğinden, krallara layık bir sofrada buluştuk tüm aile. Allah ağzımızın tadını bozmasın.. Çok güzel bir geceydi. Hemen herkes biraradaydı (halamız ve Ceren de olsa tam süper olucaktı ama… o ayrı bi yazı konusu)…..
Herkes biraraya gelmişken Tuna Bey’in diş buğdayı partisini de araya sıkıştırayım dedim… Zira dört dişi oldu oğluşumun ama annesinin vakti olmadığından kaynadı gitti… Diş buğdayı (diş hediği) ayrıntıları yarın :)