Bunu düşünürken, kızımdan
akademik beklentimin büyük olduğunu farkediyorum. Geçen sene beş
buçuk yaşında, sınıfın en küçüğü olarak okula başlamasına
karşın, dersleri oldukça iyi. Ders dışındaki hemen hemen her
şeyde, sınıf arkadaşlarından geride olduğunu söyleyebilirim,
buna tertip, temizlik, düzen, hız, giyinme soyunma vs dahil. Ama
derslerde onlara yakın, bazı konularda daha iyi olabilir.
Bütün bunlarla birlikte, farkettim
ki, bir şeyi başaramadığında çıldırıyor. Asla başarısızlığı
tolere edemiyor. Mesela, piyanoda bir parçayı çalamadığında
inkar ediyor, çalmayı reddediyor (hatta denemelere devam etmek de
yok, direk bırakıyor). Başarıyı istiyor ve seviyor. Sanırım
yaşı ilerledikçe, başarmak için çok çalışması ve tekrar
etmesi gerektiğini de farkedecek. Zamanla.
Deneyip uğraşıp da başaramadığı
bir şey yok.
Böylelikle, bizde bir akademik başarı
beklentisi oluşturuyor. Nasıl kendisi başarıyı istiyorsa, bizim
de istememizi sağlıyor.
Oysa, oğlum için bu söz konusu
olduğunda, yani büyüdüğünde, başarıyla falan işi olacağını
sanmıyorum (hissetmiyorum). Çocuk kendini belli eder ya, öyle.
Sanırım yeteri kadar çalışıp gerisini boşverecek ve bu da
umurunda olmayacak. Biz zorladığımızda ise bize de izin vermez
gibime geliyor. Böylelikle, bence bizde herhangi bir beklenti
yaratmayacak. Onu sa sıkıştırmayacağız bence.
Benim çocukluğum da böyleydi.
Başarıyı severdim (hala severim) ve hırslıydım (hala
hırslıyım). Böylelikle, ailemde de bu beklentiyi yarattığıma
eminim. Ben başarısız olursam onlar da üzülür ve benimle
birlikte etkilenirlerdi.
Benim bu konudan çıkardığım sonuç,
çocuklar bu okul ve ders meselelerinde ailelerini eğitiyorlar.
Gelecekleri hakkında aslında kararı onlar veriyor. Biz neyi ne
kadar istesek de onları değiştirmemiz zor.
Kısacası, en doğrusu ve kolayı
akışına bırakmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder