Buyrun, ben

Buyrun, ben

25 Eylül 2013

Bu yaştan sonra diş telleri mi? Nasıl?

Bu seneki yeni yıl yazımda, kendimi şimdiye kadarki yaşlarımdan daha güzel hissettiğimi yazmıştım.. Şimdi buraya kaç yaşında olduğumu yazacak değilim, ama "yolun yarısı"nı geçtiğimi söyleyebilirim :)
Tabii bu acaba kendimi daha güzel görme çabamdan mı, kırkından sonra azanı teneşir mi paklar, ufak estetik müdahalelere artık daha sıcak bakmaya başladım.
İlkin, şu çatık kaşlarımın ortasındaki, (benim güneşe bakarken gözlerimi kısmaktan olduğunu iddia ettiğim ama aslında içimdeki birikmiş öfkeyi dışa vurduğunu psikoloğum Esra ile tanıştıktan sonra kendime itiraf ettiğim) çatıklıkla vedalaştım.
Aslında, botoks çok da bana göre değildi, ben kırışıklıklarımla barışıktım, falan filan. Ama sonunda, çok sevdiğim dermatolog arkadaşımın biraz da zorlamasıyla, iğneyi yedim kaşımın ortasına :) Sonuç umduğumdan çok farklı oldu. Meğer öfkeli ifade beni hem yaşlı, hem mutsuz, hem gergin, hem, hem.... Gösteriyormuş. Aslında sandığımdan daha güzelmişim. Vesaire.
Pişman olmadım hiç. Aksine, etkisi nerdeyse geçmesine rağmen, beni görenler gençleştiğimi söylüyorlar (geçen hafta sonu kongredeki herkes de mesela..). Gençleşmek için tüm yüzüme kırışık tedavisi, botoks, dolgu vs yaptırmadım ki! Sadece kaşlarımın arasına, öfkeli ifademe. Ne kadar da farketti!
İnsan yaşlandıkça kendini daha iyi hisseder mi, tuhaf... Artık buna da yaş aldıkça diyorum, kulağa daha iyi geliyor..
Sonracığıma, bir gece yarısı, yüz kadar defter kaplarken dişimle bant koparmam sonrası bir dişim elime düşüversin.. Kökünden kırılıp hem de. Sabaha kadar ağladıktan sonra, diş hekimi arkadaşımın yapıverdiği porselen dişi kendi sağlıksız, çoğu dolgu olan ve rengi deforme olmuş dişlerimden daha çok beğenince, dedi ki Berna, hadi gel hepsini bi toparlayalım. "Gülüş estetiği" deniyormuş buna. Dedim ki, sanırım zamanı geldi. Artık hadi.
Sonracığıma, 17 yaşından beri, kimi korkudan, kimi param olmamasından, kimi zamanım olmamasından kaçtığım ortodonti muayenesini olmak zorunda kaldım. Zira gülüş estetiğinin işe yaraması için önce zeminin toparlanması gerekirmiş. Benim yıllardır o benim özelliğim, çok sempatik dediğim dişlerim, evet, aslında bozuk!
Öyle, böyle, olur mu olmaz mı, altı ay, bir yıl derken, iki dişimin çekilmesine ve bir buçuk yıl ağzımda tellerle dolaşmama sebep olacak ortodonti tedavisine "tamam, yapalım" derken buldum kendimi. Bu bitmeden laminasyon, yani kaplama yapılamayacak.
Aman Allah'ım ne yapıyorum ben diyerek kaçmamam için de harekete geçtim, gerekli ayarlamaları yaptım, diş çekimlerim için hazırlanıyorum şimdi.
Evet, merak ediyorum, bu yaştan sonra diş teli olur mu hiç?
Bilmem, bence olur.
Olur olur.
Sizce nasıl olur?
Gittiğiniz kadın doğum doktorunun dişinde telleri görseniz ne hissedersiniz? Gıcığınıza mı gider yoksa hiç birşey hissetmez misiniz?

3 yorum:

Begüm dedi ki...

Aybala, sen tamam dersen bu işe, arkadan da ben geliyorum. Bende de "çatık kaş" sendromu var ve kesinlikle "güneşten". Ayrıca kocaman çeneme inat, küçük dişlerim ve kocaman kocaman aralıkları var...
Devamını ve sonucu heyecanla bekliyorum...

Begüm dedi ki...

Aybala, sen tamam dersen bu işe, arkadan da ben geliyorum. Bende de "çatık kaş" sendromu var ve kesinlikle "güneşten". Ayrıca kocaman çeneme inat, küçük dişlerim ve kocaman kocaman aralıkları var...
Devamını ve sonucu heyecanla bekliyorum...

Adsız dedi ki...

Ben de 30undan sonra tel taktım:) Önümüzdeki çarşamba çıkarıyoruz inşallah.Şu satırları ağzımda lastiklerleyazıyorum bence tedavinin en zor kısmı lastikler.Benim işim dört ayda bitti.Biraz zor ama o kadar da değil.

İnsanlar teller çıktıktan sonra bir zamanlar tel taktığını bile unutacak.

Ben kadındoğumcumda tel görsem onu daha çok severve sayardım.Kendindeki bozuklukları düzeltiyor diye.

Sevgiler.

öykücü