Bir herşey üstüste geliyor teoremim var benim. Aslında ben bu soruyu çözdüm: Hayır. Sadece, normal zamanlara tolere edebildiğimiz, akılcı çözümler bulabildiğimiz, üstünde durmadan kolaylıkla ve akıcı birşekilde üstesinden gelebildiğimiz şeyleri, bazen atlatamıyoruz.
Ne zaman mı? Mesela premenstrüel dönemlerde. Mesela, birşeye kafamız takıldığında ya da canımızı sıkan, bazal enerjimizi düşüren, yaşam kalitemizi bozan bir sorunumuz / sorunlarımız olduğunda. Kocamızla kavga ettiysek. Bebeğimiz hastaysa. Geçim sıkıntısındaysak. Maaşımız bittiyse, kredi kartı borcumuzu ödeyemediysek, çocuğumuz olmuyorsa, bir yakınımız kanserse, öldüyse, vesaire vesaire.
Çoklar bu durumlar.
En sık ve tekrarlanarak yaşananı menstrüel dönem ve suçlusu progesteron (suçlu ayağa kalksın).
Mesela böyle günlerde, bazal enerjimiz zaten düşük olduğundan, günaydın diyerek güne başlayamıyoruz. Gülme kaslarını harekete geçirmek büyük enerji ister bence, gülemiyorsak daha birçok şeyi yapamayız. Gülmek bütün kapıları açar.
Böyle günlerde, saygısızca içeri giren ve hakaret eden hastaya göz yumamayıp, kovabiliriz ve olay büyüyebilir. Mesela, her zaman sesimizi çıkarmadığımız birşeye bağırabiliriz. Sekreteriniz, bugün hiç gülmediniz hocam derse biraz farkına varırsınız ama gene de gülemezsiniz.
Bebeğiniz her zamanki şımarıklıklarını yapar ama tolere edemezsiniz, abartınca normalde dikkatini dağıtıp başka şeye çekebilecekken kendinizi onu parçalamaya hazır bulursunuz. Her zaman sizi ısıran bebeğinize tokadı indirmek istersiniz. Bağırınca bile ağlayan masumu incitmekten korkarsınız. Sonra kendinizden korkup yatağınıza sığınıp dinlenmeye çalışırken tepenize gelen bebekleri alıp oyalayamayan, kapıdan sizin “bi nefes alsam geçecek, bi beş dakka yalnız kalsam” diye kıvranmanızı izleyen bakıcıyı bir daha gelmemek üzere kovmak istersiniz. Basiretsiz insan diye bağırmak istersiniz.
Bazen, sinirleriniz bozuktur sadece. Sebepsizdir. O günlerde hayat üzerinizden akıp gidemez, deliklerinize takılıp kalır. Çözemezsiniz, gevşeyemezsiniz. Size olmaz mı? Hayat sizi rahat bırakmaz, nefes aldırmaz, gürültüsüyle sarar kulaklarınızı boğazınızı.
İşte bugün öyle bir gün.
Pozitif düşünme kararı alıp, bunun üzerinde kafa yorup, okuyup anlayıp, hayatıma olumlu yansımalar aktarmaya başladıktan sonra, bugünler beni daha da yormaya başladı. Yarın uyandığımda daha olumlu olacağımı bile bile, mesela birine bağırırken, tartışırken, bebeklerime kızarken, içimden yarın olsa bu olaya böyle tepki vermeyecektin, bunu bu kadar abartmayacaktın, yarın olsaydı şu anda buna gülüp geçiyor olacaktın diyorum. Bu beni daha çok yoruyor. Geriye doğru sarıyor olumlu filmimi. Eksi hanesine bir gün ekliyor. Gene de düzelemiyorum. İçimden kendimi buz gibi bir pınar suyunda yıkayıp, tertemiz giydirip, saçlarını iki yandan atkuyruk yapıp, “hadi bakayım kızım daha olumlu ol” demek geliyor. Olamıyorum. Anneme telefonda bağırarak konuşurken içimden “ne oluyor bana” diyorum. Sevgilimi arayıp “nolur eve gel beni benden kurtar” dedikten sonra kaçıyorum kendimden.
Ağlamak bile istiyorum, sebepsiz, aslında sebepli: daha olumlu olamıyorum diye. Gülemiyorum diye.
Bugün öyle bir gün. Yarın böyle olmayacak biliyorum. Progesteronumdan nefret ediyorum.
Sizden de özür diliyorum. Bu yazıyı yazdığım için. Ama napiyim, susamıyorum.
GECENİN DEVAMI _ EDİT: Saat 8'de hastaneden telefon gelir, tam sevgili gelip beni dinlendirecekken, arkadaşım zor bir ameliyata girmek üzeredir, acildir, koşa koşa yardıma gidilir, 8.15 - 12.15 arası ameliyat yapılır. Hasta kanar kanar kanar kanar kanar kanar kanar.
Uğraşılır uğraşılır.
İnşallah toparlar diye dua edilir. 1'e doğru eve dönülür.
12 yorum:
dünyanın en berbat durumu, hele anneyken ki kat berbat.. üstelik farkına varmak da işe yaramıyor.. biliyorum, o sırada çocukların her zaman yaptığı şeye bugün çok sert tepki veriyorum, içim kaynar kazan gibi kaynıyor ve durduramıyorum, engel olamıyorum.. diğer sıkıntıları hafifletebiliyor insan, zihninden atabilirse şayet: maddiyat, eşle kavga vs. ama pms vs. engellenemiyor çünkü bizden bağımsız içimizde çalışıyor..
cümlemize kolay gelsin
Zor bir günmüş, allahtan bitmek üzere. Bu hormonlarla da tam ne seninle ne sensiz durumları yaşıyoruz her ay biz kadınlar:(
uyumadan önce okuyacağını umduğum bir not bırakıyorum sana. eminim seni gülümsetecek.
bugün Can'ın doğum günü...
anne adını yazmayı unutmuş:)
bir yıl önceki bugünü aklından çıkaramıyor da bugün o yüzden.
dilara
Peki ne yapacağız, yok mu bugünlerin yükünü hafifletmenin bir yolu?
biraz dinlenmeye ihtiyacın var sadece,biliyorsunki geçecek...kimbilir geçti bile...
tam da benim içinde bulunduğum ruh hali,okurken beni görüyor mu diye düşündüm
keşke yani umud ediyorum herşeyi tolere edebilecek gücü buluruz biraz dinlenmek,biraz herşeyden uzaklaşmak
ah keşke olsa olabilse
hayat mücadelesinde sana ve hepimize kolay gelsin diyorum
bu arada hasatnın durumu ne oldu?inşallah iyidir
sevgilerimle
izgün
İşte o zamanlarda kafamda bir karıncalanma, her şeye bulaşıp hır çıkarma günüm oluyor, hele de evinizin dışında çalışmak zorunda olduğunuz iş yerinizde olduğunuz zamanlarda konsantrasyon sıfır bende. Engel olamadığım olumsuz düşünceler etrafımda pervane olurken bunun geçeceğini bile bile her şey gerçekten olumsuzmuş gibi hüngür hüngür ağlayasım gelir, evdeysem eğer haber, film hiç farketmez izlemem bilirim ağlayacağım her şeye. Hatırlıyorum da bir 10 kasımda ağlamam bir saat sürmüştü, zor teselli bulmuştum.
Boyle gunlerde benim de en nefret ettigim sey kendimden korkmak..sinir potansiyelimden ve yapabileceklerimden..otokontrolum de hic saglam degil..cok fena!
Ama gece gidip o hasta için elinden gelen her şeyi yapmak, hatta daha fazlası... O an her şey silinip gidiyor galiba...
vallahi benim icim rahatladi demek sorumlusu Progesteron ben degilim hormonlar:)
Bir gün daha bitti sinirle stresle desene
Ama kendini çok da yipraa baksana sebep ne bulmussun
Sevgiler
Yorum Gönder