Buyrun, ben

Buyrun, ben

11 Mayıs 2010

Ben çoktan o suyun içindeyim

Yıllar önce bir TV dizisi vardı. Hatırlayan olacaktır mutlaka, orda bir Dr Zeynep vardı, Necla Nazır. Bir zıpır sevgilisi (nişanlısı) olan idealist bir dr. Bunlar İstanbul sosyetesinden oldukça da zengin arkadaşlardı. Tayini Yanıkhan diye, Türk bayrağının dalgalandığı, ama epeyce uzak bir yere çıkınca, nişanlısı ne işin var Yanıkhan’da, bu sosyetik hayatı bırakıp nasıl gideceksin tarzında bir konuşma yapınca, dr Zeynep demişti ki, ki yıllardır aklımdan çıkmaz,
“Ben çoktan Yanıkhan’dayım..”
Nişanlıyı ve İstanbul’u bırakıp gitmişti.
Gerisi çook da mühim değil. Ben de Dr Zeynep olduğum yıllar, henüz idealist, henüz taze ve henüz bıkmamış iken, çektim gittim Anadolu’ya, daha önceden haritada yerini bile bilmediğim bir köye. Gittim de ne oldu, ne o köylüler kurtuldu ne ben. Çünkü beni hiç o köye vermediler ki.. Direk olarak zaten başka dr.ların zaten olduğu ilçe merkezinde başladım göreve.
Kaymakamın çooook büyük devlet adamı olduğu, savcının çooook büyük savcı olduğu, savcının karısı eski adliye katibinin çoook büyük savcının karısı hanım olduğu, benden başka herkesin çooook büyük bişeyler olduğu, benimse hiçbişey, küçük bir pratisyen dr olduğum ilçeye.
(Kaçışım muhteşem oldu sonra ordan. Kocaaaa kaymakam (e orda devlet o) kendi nişanıma gitmeme izin vermeyince kaçarak, sonra tayin yaptırıp il merkezine geçerek… O da arkamdan hırsını alamayıp izinsiz il dışına çıktığım için arkamdan kınama cezası gönderdi de, zaten kocaaaa kaymakamdı, belki biraz daha nereleri büyüdü çok merak ederim yıllardır….)
Bana şimdi akşam akşam bunları yazdıran ne bilmem. Aklıma şu resme bakarken geldi bütün bunlar…
Ben çoktan Yanıkhan’dayım lafından..
Bu resme bakalıberi ben çoktan o suyun içindeyim de…


Resim Ebru’nun Facebook sayfasından (ç)alıntıdır, sevgilerimle öperim kendisini ve bir daha da Çeşme ve Antalya resimleri koymaktan menederim :)

5 yorum:

ebru dedi ki...

Güzellikleri hatırlatmak lazım..Okadar yakınlar ki bakmayı bilmeliyiz .İster istanbulda ister çeşmede ister mardin, antep besni de.....

hayal dedi ki...

Aaah anacım nerde yakın, bu suyu bulsam anında tumucam :))) (Bizim orda tummak derler hahahhaa :) )
Besniden haberler nasıl? Biraz kilo mu almışız nedir? :)

Vuslat dedi ki...

Bahsettiğiniz dizi Yarın Artık Bugündür. Ege Aydan fırlama basketçi rolünde...Necla Nazır'ın herhalde son oyunculuğu oldu. Sonrasında Ferdi Tayfur'dan kızı oldu ve bıraktı. Hakikaten ne güzel, ne öğretici dizidir. Biz de 80'li yıllarda Bitlis'teydik. Babam valiydi. Oraya gelen öğretmen ve doktorları hep kollar, gözetirdi. Biz 5 kardeşiz. Ablalarım öğretmen, diğer ablam ve abim ise doktor. (Bu arada onlarda Erzurum, Siirt ve Malatya'da görev yaptı yani mecburi hizmetten kurtulamadılar). O yüzden de öğretmen ve doktorlara hiç kıyamazlardı. Halbuki, polisi , savcısı hepsi doğu hizmetinde ama işte nedense onlara karşı gerek annemin gerekse babamın kalbinde ayrı bir yer vardı.Her neyse, annem tüm doktorları konağa davet ederdi...Elimizden geldiğince hepsinin olabildiğince iyi şartlarda çalışması için gayret ettik. Sonradan içlerinden bir tanesi Ankara Tıp'ta profesör oldu (ki diğerleri de çok iyi mevkilere geldiler). Babamı hastalığında hep aradı, sordu. Kendi babası ölmüşcesine üzüldüğünü, ağladığını bilirim.
Keşke sizin de böyle bir anınız olsaymış...Umarım bundan sonra şansınıza iyi bir çıkar.

hayal dedi ki...

Vuslat merhaba.. Haklısın, belki de beni (bizi) de kucaklayan, sevgiyle bağrına basan yöneticilerim olsaydı ben de soğumazdım hizmetten. Ama hayat bu... Bu kaymakamı da gördüm, torpili yok diye her hafta başka bir köye sürülen arkadaşımı da gördüm, sonra beni sürmek istediklerinde engel oldum diye adımın torpilliye çıktığını da gördüm. Hayat bu, neler getireceği belli olmuyor işte. Bu sürme muhabbeti de ayrı bir güzelliğidir periferde görev yapmanın.. Tekerine çomak soktum ve devlet hizmetini kötüye kullanırken rahatsız ettim diye, bana sağlık ocağının ortasında "ya sen gideceksin burdan geldiğin köye, ya da ben" diye bas bas bağıran "torpilli" doktorlar yüzünden nefret ettim. Sonunda da önce o densizi geldiği köye gönderip sonra da istifa ettim... Yaa.. en sonunda da geri döndüm memuriyete, mecburen biraz da (ihtisas yapmak için).. Şimdi geleceğimizi göremiyoruz, bakalım nereler yazıldı kitabımıza.

ÇAğ dedi ki...

Ah ah Aybala, yarama parmak bastın, 4 yıllık memuriyet hayatımda bu 8.yerim.Senin anlattığın gariipp ama gerçek hikayelerle bende uğraştım ve bu olaylardan nefret ettim.Gelme ne işin var burda dönerimiz bölünüyor diyen nice ahlaksız insanlarla karşılaştım, görevimi yapamadığım yere kaç kere gittim geldim, ne haksızlıklar ne haksızlıklar.Amaaa ne oldu biliyor musun hak yerini onlar için buldu, sen haksızlığa uğra,haklı ol, bulur buluşur her şey düzelir.Pozitif bak ne olur, gerçekten mutlu olacağın bir yer çıkar sana, neden mi? Sen zaten mutlusun, değişen bişe olmayacak...
Öptüüüüüm