bugün dışarı çıkıp dolaşacaktık. Tüm hafta yağsın da işe gidemeyeyim diye gözünün içine baktığım kar, benim nöbetim ve eşimin mesaisi olmayan tek haftasonu yağıyor..
hayat böyle işte.
ayrıca haftaiçi yataktan kalkmamak için kırk dereden su getiren ben nedense haftasonu sabahın köründe ayaktayım. bunun işe gitmeyi sevmememle alakası var mı acaba?
aslında işyerinin de suçu yok. ah şu içindeki insanlar olmasa.. ne demiş zamanının milli eğitim bakanı, okullar olmasa maarif çok kolay olurdu. bunu uyarlayabiliriz, hastalar olmasa hastanede çalışmak çok kolay olurdu. bir de dengesiz insanlar olmasa tabii.
son günlerin tek iyi olayı dün akşam gittiğimiz yemekti. free lance olarak çalıştığım ajansın yılbaşı yemeğine gittik. kendimi onlardan biri gibi hissetmem için ne gerekiyorsa yaptılar. en azından hayatımın pergelinin bir ucu gerçek insanlara ve güzel şeylere de dokunuyor.
ayrıca tüm bayram nöbetçiyim, istanbul'da tek başıma, üç nöbet; geri kalan günler de evdeyim
:(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder