Buyrun, ben

Buyrun, ben

30 Eylül 2014

Çocuğumun kılına zarar verene tırnaklarımı geçiririm

Hatırladım. Duygularımı yazarak dile getirdiğim zaman daha mutluydum. Yazmaya döndükçe normalleşeceğimi, sakinleşeceğimi bildiğim için döndüm.
Dün, çok normal başladığımız bir gündü. Sabah çocukları okula gönderdim. İkisi aynı okulda, aynı serviste. Kızım bir arkadaşına gidecekti - onun servisine binecekti. Oğlum da onlara yamanmasın diye ben alayım okuldan dedim. Çıkış saatinden yarım saat  önce okula gittim. Kızları el ele tutuşturdum, ayrılmayın birbirinizden, doğruca servise gidin dedim, öğretmenlerine bilgi verdim kızları birlikte diğer servise binsin diye. Sonra gittim, oğlumu sınıfından aldım, arabaya bindik, tam okuldan çıkacaktık ki.... Uzundur görmediğim bir arkadaşım aradı. Şaşırdım, hatta tanımadım önce. Dedi ki:
Inınınınınn
Herkes hazırsa söylüyorum:
"Nerdesin? Damla bizim servise binmek istedi, ama servis şirketinin görevlisi geldi ve indirdi. Damla şu an çok fena ağlıyor."

İnanın o an tırnaklarımın uzadığını, gözlerimin parladığını ve bir pantere dönüştüğümü hissettim. Anne pantere.
Allah'tan henüz okuldaydım. Saniyeler içinde servise uçtum.
Kızımı ağlarken görünce tırnaklarımı uzattım o adamın gözünü oydum, bağırmaya başladım, "sen benim çocuğumu bu kadar çocuğun önünde nasıl rencide edersin, nasıl ağlatırsın.. İndirmeden önce neden sormadın, annesini öğretmenini neden aramadın" diye..
Herkes şaşkınlıkla bana bakakaldı. Öğretmenin müdürün herkesin gözünün önünde indirirken çocuğu, sormamış bile neden farklı servise bindiğini. Çocuğumu birey yerine koymamış. Ona saygı duymamış.
Aldım çocukları götürdüm eve. Sonra hırsımı alamadım, baba Panterle birlikte okula geri döndüm. Önce müdüre, sonra o servis görevlisine sordum, ne hakla kızımı ağlattıklarını, ona neden saygı duyup dinlemediklerini..
Bilinçaltımda hazır bekleyen kelimelerimi kustum sonra, "Burası bir özel okul, ben maaşımın yarısını veriyorum buraya, çocuğumu üzün diye değil eğitin diye.." vıt vıt vıt. Eminim devlet okulu olsa daha beter ederdim, "sen devlet anamın okulunda kutsal emanet olarak sana bıraktığım bebeğimi nasıl ağlatırsın bıt bıt bıt".

Neticede, onlardan son beklentimi de üzerine kustum ve çıktım.. "Yarın" dedim, "Çocuğumu buraya çağıracak ve özür dileyeceksiniz. Ben nasıl hata yaptığımda onlardan özür diliyorsam siz de karışıklık olduğunu ve hata yaptığınızı söyleyeceksiniz."
Sanırım baba panter de bu arada parmağını adamın gözüne uzatıp, "bir daha kızımı üzerseniz veya böyle bir olay tekrarlanırsa bu okulu başınıza yıkarım" falan demiş olabilir.
Haketti ama. Bizim anne babalar olarak saygı duyarak, birey olarak kabul ederek ve pamuklara sararak büyüttüğümüz çocuklarımızı, sormadan dinlemeden, konuşmasına fırsat vermeden rencide edemez, ağlatamaz.
Bitti. Nefes alabilirim şimdi.

2 yorum:

Asortik Krep dedi ki...

Çocuklar okullu olunca destan yazmaya hazır olmalısın.. :)) Bence de iyi yapmışsın.Böyle böyle çocuklara nasıl davranacaklarını öğreniyor bazı insanlar.

Öykücü dedi ki...

Başka çocukların başına gelmemesini garantilemişsiniz. Ama bu şekilde Damlanın hiç unutmayacağı bir anı olmasın. O kişilerle karşılaşıp özür dilemmesi Damla için daha mı iyi daha mı kötü?

Annelik ne zor.Hep bir acaba.Hep bir endişe.

Sevgiler