Neler oldu görüşmeyeli?
Bende şunlar oldu:
- İzmir'e gittim. Hülya'yı tanıdım, gözümle gördüm, elimle dokundum, sevdim. Seveceğimden emindim. Hangi insan evladı, dünya yüzeyindeki biricik oğluna bulduğu biricik isimler aynı olan birini zaten sevmez ki? Keşke daha yakında olsaydık dedim içimden. Ama o gün pek üzgün olduğumdan, Hülya da bundan nasibini aldı ve iki saat boyunca sağlık sisteminden, hastaların rezilliklerinden ve doktor bıçaklamalarından falan nasibini aldı malesef.
- Bodrum'a uğradım. Dilara'nın çağırmasıyla (hayat Bodrum'da bizi çağırıyor).. Sonra, ama hakkaten sonra, bu sayfanın sağ köşesine yazdığım hayallerimin Bodrum'a yerleşmekle ilgili kısmını okuyunca utandım. Evet benim hayalim buydu, unutmuş muydum? Dilara'ların ne yana dönsen bahçe - evini, Can'ını, Yahşi plajını, Kuzen Duru'nun gerçekten tek önemli sıkıntısının siyah civcivin ölmek üzere oluşunu falan gözümle gördüm (Durucum parası neyse veriririz bi civciv daha alırsın bak dr öldü Antep'te deyince, ben olmuşum evet, taşınmalıyım artık Bodrum'a dedim hakkaten).
- Adana'ya gittim. Eski sokaklarımda sevgilimle elele yürüyüş yaparken, uzuunn uzun gecelerde... Dedim ki, hadi toparlanalım artık. Bodrum olmazsa Adana. Toprağım çağırıyor bizi, bahçeli evler, sokaklar, gece başlayan hayat. Adana. Evet olur, mis gibi olur hem de.
- Belim ve elim çok ağrıyor. İkisi de on gündür. Artık doktora gidicem. Yok mu bu tendonların kasların bir güçlendiricisi? Spor da yapıyorum olmuyoor...
- Bebeklerimi nasıl özlemişim, onların kaprisleri bile candır.
- Son not: Bizim için yukarıda en iyi senaryo yazılıyor, biz de onu oynayacağız. Strese gerek yok, sabır gerek sadece. Bekle ve gör. Bodrum mu olur, Adana mı. Okul anaokulu bahçe ev araba. Herşey yoluna girer.