Buyrun, ben

Buyrun, ben

9 Nisan 2009

Neymiş: Boş kibrit kutusundan oyuncak olmazmış

Dev bir kibrit kutusu. Bir markanın promosyonu olarak verilmiş ve bizim evin tek kibrit - çakmak benzeri aracı idi kendisi. Damla hanımın da bilgisi dahilinde mumları vs yakmak için kullanılırdı uzuuun süredir.
Kutu kocaman bir üçgen prizma şeklinde ve renkli (resmini koyacaktım ama üşeniyorum) yani oldukça ilgi çekici. Kibritleri de ince uzun, yeşil uçlu ve gayet oyuncak gibiydi. Damla da çok severdi kendisini. Ben ona gerçi uzun uzun çocukların kibritle oynamasının sakıncalarını anlatmıştım, olası sonuçlarından bahsetmiştim. Çok sevdiği mum üflemece oyunu için bu kibrit kutusunu alıp getirir ve bana yak üfliycem şeklinde uzatırdı.
Bir gün bu kibritler bitti. Ben de boş kutuyu atmadım, bir aktivitede kullanırız, çekmecesini takıp çıkarır oynar falan diye sakladım. İçindeki çeri çöpü döküp tabii ki.
Bugün yine boş kutuyla oynuyordu salonun ortasında yere oturmuş. Biz de annemle sohbet ediyorduk. İçeride de hasta olan babası yatıyordu.
Hanım içeri gitti bir an, sesi de kesildi, ben de babasının yanına gitti diye düşündüm (nedense!! basiretim bağlandı herhalde)..... Sonra aklım başıma geldi, ama geçen süre 40 saniye değildir. Yarım dakika falandır. Anne bunun sesi çıkmıyor babayı uyandırıyor herhalde diye fırladım.
Damla hanım odasında idi.
Yerde oturmuş, kapıya arkasını dönmüştü.
Boş kibrit kutusu ile oynuyordu.
Ama kutu boş değilmişti. Çekmecesinin kıvrımlarının arasına bir tane YANMAMIŞ kibrit saklanmıştı.
Damla hanım bu kibriti YAKMAYA ÇALIŞIYORDU.
Bunun yasak olduğunu biliyordu, bu kadarına aklı ermişti, yanmamış kibriti bulunca odasına gidip gizli gizli yakmaya uğraşacak kadar akıllıydı.
Ama daha çocuk hatta bebekti.
Kendisinin ve herşeyin yanması için (Allah korusun) 30 saniyenin uzun bir süre bile olacağını bilmiyordu.
Bunu galiba ben de bilmiyordum, otuz saniyenin bir çocuğun gözetim dışı kalması için çok uzun bir süre olduğu bir tokat gibi yüzüme çarpıldı.
Gerçi insan oğlu biraz salak galiba, bu olaydan az önce de babasının ateşini ölçtüğüm cıvalı ateşölçer ile oynamak istediğinde, onun içinde cıva olduğunu, kırılmasının çok tehlikeli olacağını söylememe rağmen, üzerinde durduğu örtüyü hızla çekip, termometreyi yere düşürüp kırdı. (Ben de yarım akıllı, kırıldı mı ki diye kutusunu bir açtım, cıvalar yerlere saçıldı. Bir gebe için en tehlikeli şeylerden biri, bir ağır metal olan cıva olduğunu bilerek)....
Demek ki neymiş, söylemek yetmez, ademin eli işte gerek.
Demek ki neymiş, çocuğun eli kolu heryere uzanır.
Demek ki neymiş, boş da olsa kibrit kutusundan oyuncak olmaz. Çocuğu da yalnız bırakmaya gelmez.
Demek ki neymiş, Allah korusun tabii de, önce tedbir, sonra tevekkül.
Ayrıca neden anlamıyorum acaba, bu ev kazalarının geliyorum dediğini!!!

4 yorum:

SONGUL dedi ki...

Yazınızı yüreğim ağzımda okudum. Aman yavrularımıza çok ama çok dikkat:)

bgm dedi ki...

cok cok gecmis olsun. sizin bu ev kazalrı hep benim kulagıma kupe oluyor valla... paylastıgın icinde cok tesekkurler..

Betül KAVAL dedi ki...

geçmiş olsun . herşeyi yavaş yavaş öğreniyoruz. inşallah kötü şeyler olupta aklımızı başımıza getirmez. ,


Allahım diyorum şu çocukları sakatlamadan büyütsek daha bişey istemiycem..

sevgiler

ela selin dedi ki...

Cok gecmis olsun!
Tecrübe böyle birsey iste...
Her an herseyi kontrol edemiyoruz maalesef. Rahatlikla asiri kontrol arasinda cok ince bir cizgi var cocuklarimiz kendilerine güvenli yetismeleri sürecinde.
Sevgilerle.