Buyrun, ben

Buyrun, ben

21 Mayıs 2012

Çilek tarlasında güzel bir gün

Hayatta en sevdiğim mevsimin yaz olması tesadüf olmasa gerek... Tüm güzellikler, gün ışığı, aydınlık ve beraberinde çilek de yazın bize hediyesi...

Pazar günü, fotoğraflardan da anlaşılacağı biçimde, çileğe doyduk (demek isterdim ama... Sanırım doyamıyorum ben bu güzelliğe :))


Ardından çiftliğe gidip danaları sevdik, benim bir dana daha yapasım gelmedi desem yalan olur :))))
Günü soda içip dinlenerek sonlandırdık demek isterdim ama hayır, kebap yiyerek sonlandırdık.
Oha dediğinizi duyar gibiyim. Ama burası Antep, konsept böyle malesef. Haftanın altı günü çalışıp, yedinci günü de yeme durumu sözkonusu. Antep'li olduğunuz burdan belli olacak :))
Velhasıl kelam, eve gelince bende bir kıyılma başladı ve gene çilek yedim. Deyip bu yazıyı sonlandırıyorum.

6 Mayıs 2012

İki yağmur arası güneşli bir kaçamak: Halfeti


Yağmurlu demişti hava durumu, ama bir damla güneş ışığı görünce, dayanamadık, yola çıktık... İyi ki çıkmışız.. Güzel, sıcak, güneşliydi Urfa - Halfeti. Hatta şapka alıp, uzun kolluları çıkartıp, falan bayağı bir yaz günü yaşadık.
Antep'ten yaklaşık 100 km, 1 saatte gittik. Yollar fena değildi. Ne var Halfeti'de, aslında ben çooook etkilenmedim diyebilirim.
Buradakilere ilginç gelmesi doğal, su kıyısı. Tekne gezintisi (boğaz turlarının yanında sönük tabii ama güzeldi gene de.. Kanyon'da dolanıyor dönüyor tekne).


Belki de nöbetten çıkıp gittiğim içindir heyecanlanmamam, ama şimdi düşündüm de, güzeldi evet.
Tekneye binip ıssız kıyılara gidip balık yiyebiliyorsun, ya da kebap, klasik. Biz (bizim için artık klasik olan) termosta çayımızı götürmüştük yanımızda, kıyıda bir süre de piknik yaptık.

Uçurtma uçurduk. Kumda oynadık. Çay içip çekirdek yedik. Sonra gök gürlemeye başlayınca dönüş yoluna çıktık, yağmur altında evimize geldik.
Güzeldi evet.

3 Mayıs 2012

Doktorsuz kalın.

Aslında ne kadar büyük beddua. Bunu hep söylüyorum, sonra da ya hakikatn hastalanırlarsa da doktora ihtiyaç duyarlarsa, doktorsuz kalırlarsa diye üzülüyorum.Acaba onlar doktor döverken üzülüyorlar mı? Ne hissediyorlar, ne düşünüyorlar?
Bir gün hasta olup da doktorlara ihtiyaç duyabileceklerini, hatta muhtaç olabileceklerini bilmiyorlar mı? Artık her gün, her yeni gün, yeni bir doktora şiddet olayıyla karşı karşıya kalmaktan çok sıkıldım. Bunaldım.
Bugünkü bahane ne?
Hastasını ambulansla sevketmek isteyen doktora, kendi arabasıyla götürmek istediğini söyleyince, doktor da hastanın durumu ağır ambulansla gitmesi gerek diye..
Reçeteyi okunaksız yazmışsın okuyamadım diye..
Anneme erkek değil bayan hemşire enjeksiyon yapsın, bayan hemşire neden yemeğe gitti diye..
Neden öldürdüler Ersin'i?
Yaşlı dedemizin öldüğünü bildirme, emekli maaşını bankadan çekelim öyle bildir diye...
Mesnetsiz, sebepsiz, saçma.
Haftasonu vizit yaparken, hasta yakınları servisin şifreyle açılan kapısını yumrukla, zorla, kıra kıra açmaya ve içeri girmeye çalışırken ve kapısında güvenlik olan bir servisin içine alınmadılar diye gürültü yaparken, ben çıkıp da "vizit yapıyorum ziyaret saati değil, kapıyı kıracaksınız" diye bağırınca,
karşıma geçip:
"Doktor hanım şiddete başvurarak hiçbirşeyi halledemezsiniz" diyebilecek kadar utanmaz ve arsızlar. Artık şevkim azalmaya başladı. Devlet hastanesiyle gönül bağım kırılmaya...
Bu hasta yakınları artık gerçekten sabrımı taşırmaya, beni benden utandırmaya başladılar. Artık, korktuğum için doktor odasının kapısını kilitlemeye ve çalındığında açmamaya başladım.
Sahi ben neden doktor olmuştum?

2 Mayıs 2012

Erikçe, Türkiye'nin en güzel çocuk bahçesi? Neden olmasın?

Antep her haftasonu beni şaşırtmaya devam ediyor, iki sene olacak neredeyse, hala her köşesinden bir sürpriz çıkıyor, bir park, bir bahçe, bir eğlence:)
Bu haftasonu Erikçe'ye, anlatılanlara göre Türkiye'nin en güzel çocuk parkının olduğu piknik yerini görmeye ve eğlenmeye gittik. Antep'te bir çok piknik yeri, kebap alanı, dinlence parkı var. Bu gittiğimiz yerde Erikçe orman içi mesire yeri mi halk ormanı mı öyle bir adı vardı. Girdik, gene kebap alanları, barbeküler içeren onlarca kameriye. Bir iki de ufak çocuk parkı ünitesi.


Dedim ki patrona, burası olamaz, daha değişik, güzel bir şey olmalı. Vaadedilen bu sıradan çocuk parkı değildi. Biraz tırmanalım.
Başladık tepeye tırmanmaya. Ama Antep'in genelinde olduğu gibi, ormanın içine ağaçlara dost olarak yapılmış parke taşı güzel bakımlı yollardan tırmanmaya.. Çıktık.. Çıktık...
Ve sonunda vardık. İşte şu resimlerdeki yere:
Kocamaaaan hayvanlar.. ejderhalar... canavarlar. dinozorlar... gölet....
Ve ağaçlar, orman, herkese yetecek kadar masa, gölgelik alan.

Çocuklar bayıldılar. Nereye koşacaklarını şaşırdılar. Nerede eğleneceklerini bilemediler. Aslında biz de...
Çok güzeldi.
Manzarası da öyleydi aslında... Bakmaya doyamadık. (Tabii Dilara, Bodrum plajında kitap okumak gibi olamaz, telefonda da dedim gene diyorum :)))
Nuni'nin pisliğine de buyrun, ne kadar eğlendiğimizi görün :)))









İşte. Gaziantep'te güzel şeyler. Güzellikler.