Benim kızım canımın içi... Aslında bitek benim değil.
Babasının teyzelerinin anneannesinin halasının.
Sarı tulumu var. Giyince minik bir tırtıla benziyor.
Gülünce gözleri kayboluyor.
Hoppalası var. Binince kahkahaları içeriden duyuluyor
Mor fili var. Onun en çok da kuyruğunu seviyor.
Mor filin turuncu kuyruğunu.
Benim kızım canımın içi.
Ben artık çalışan bir anneyim. Bu pazartesi o pazartesi. İşe gideceğim.
Canımın içini nasıl bırakacağım?
Burası benim hayal alanım. Adım Hayal. Kendi kendime gezintiye çıkmak istediğimde buraya uğrarım. Kimseleri almam yanıma. Gülersem de kendim gülerim, ağlarsam da kendi kendime burada ağlarım.
Buyrun, ben
27 Eylül 2007
20 Eylül 2007
Diş :)
18 Eylül 2007
Kizim ve Sütlü Nuriye Teyze
Bebek magazasinda calisan tezgahtar bayan dedi ki, kuklalar cocuk gelisiminde cok onemli bir yer tutarmis. Bu arkadas pedagoji okumus, o yuzden inandim dedigine. Ama sadece kukla tiyatrosu bile dunya paraydi. Bu nedenle belki de satin alayim diye diyodur oyle diye de dusundum, ne yalan soyliyim.
Sonra da gazetede okudum. Gercekten oyleymis. Kuklalar cok etkiliymis bebisler uzerinde. Mesela yemek yemediginde biz "ye yavrum bakiyim mamani" dedigimizde "iii ih" dermis, ama kukla "himm yesene cocugum" deyince yermis.
Oyle olunca ben de gittim kizima Nuriye Teyze'yi aldim.
(Sutlu lakabini annemle ayni anda dusunduk.)
Kizim, Nuriye Teyze'yi yedi.
13 Eylül 2007
Ben şimdi ağlamıycam
Daha onbirde öğle yemeği yiyorum. Ama küçük çatalla yiyorum ki karnım daha çok yedim sansın, daha çabuk doysun. Kanepeye fasülye döktüm. Olsun. Ben bu sene de oruç tutamıyorum. Bissürü şeyler yemem gerek ki minik kalbim sütler emsin, doysun. minik kalbim artık şeftali yiyor, hem de elma da yiyor.
ben bugün nöbetçiyim. ben de özliycem kızımı. (Allah kimseye evlat hasreti, acısı, ayrılığı vermesin)
Ben onu öyle çok seviyorum.
Dün annemle babamin evlenme yıldönümü idi. Ben unuttum. bir gün önce annem hatırlatmıştı oysa. Ben yine de unuttum. annem çok ağlamış ama. Bugün damlaya anlatırken duydum, bak bu resimdeki senin deden dedi, yine ağladı. Ben de ağlamamak için hemen kaçtım ordan. Damla anlamadı. Sonra babamın resmini ortadaki sehpanın üstüne koymakla hata yaptığımı anladım (Daha çok görüp daha çok ağlıycaz diye) Yine eski yerine, aynalı büfenin üstünün kenarına koydum.
Ben hala babamın ölmesini içime sindiremedim ama bunu farketmeyeyim diye düşünmüyorum hiç. Çünkü hep üzgün oluyorum sonra. Hastanelerden nefret ediyorum. Kanser hastalarına şifa versin Allah'ım. Bu hastalık bu kadar kötü olmasın artık.
Hem dün Dafi'nin de doğumgünüydü.
O da yok ki artık. Ayçaada Damlaya yanlışlıkla Dafi diyo hep. Ben de diyorum bazen ama bunu onlardan saklıyorum. Sonra da Damlaya dafi dediklerinde kızıyo gibi yapıyorum, Dafişi ne kadar çok ozledigimi anlamasınlar diye.
Biz mutlu bir aileydik.Bugün
pikniğe gitmiştik Belgrad ormanına. Ben yine kebap diye tutturmuştum.. Begüm pikniği sevmez o gelmemişti. Damlayi cok sever ama. Onu hepimiz seviyoruz.
Şimdi Aycaada aradı, alt kattaki psikopat komşu annemlere panjur takan adamlarla kavga etmiş. Annem yine üzülmüş. Annemi üzeni üzmek istiyorum. Ayça da damla uyuyo diyince üzüldü. Getirsene ozledim dedi.
ben bugün nöbetçiyim. ben de özliycem kızımı. (Allah kimseye evlat hasreti, acısı, ayrılığı vermesin)
Ben şimdi ağlamıycam ama.
10 Eylül 2007
markete gittik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)