Onu ne kadar ne kadar çok seversin, sonra kaybedersin mesela.. Birgün gelir, biter; habersizce, bilinçsizce, üzgünce ayrılırsın.
Yıllar geçer, birgün karşına çıktığında hiç kaybetmemişsin gibi olur ya.
Yıllar geçer, bir bakarsın ayrılmamışsın ya..
Birgün o sendir, sen osundur, sonra bir bakarsın gitmiş.
Hep geri gelmesini, yine hayatında olmasını istersin ya..
Yıllar sonra rüyanda görürsün mesela.. Uyanınca özlediğini farkedersin, sesini duymayı, onunla olmayı, seni anlamasını özlediğini.
Birgün onu tekrar bulmayı istersin, hani bir bakarsın numarası değişmemiştir, tekrar sesini duyduğunda daha da çok özlersin, bunca yıl onsuz değil de onlu geçseymiş ne güzel olurmuş'u farkedersin.
Zaman herşeyin ilacı mı derse ne yapacaksın?
Çünkü mesela sen ona en zor günlerinde destek olmamışsındır.
Mesela yıllar geçmiş, en büyük acısını sensiz sindirmiştir. Sen ne hastalıklar ölümlerle onsuz başetmişsindir. Mesela sen onu görmüş de selam vermeden geçip gitmişsindir bazen. Mesela, ona arkadaşlığınızı bitirecek şeyleri sen söylemişsindir, ya da sevginizi başka başka sularda büyütecek cümleleri sen söylememişsindir.
Ama mesela onun senden nefret ettiğini düşünmüşsündür yıllarca..
daha da kötüsü belki de nefret bile etmediğini...
Belki de seni artık "önemsemediği" gerçeğiyle üzülmüşsündür.
Arkadaşlık çok önemli bir gereksinimdir bence. Sevginin çok özel bir boyutu. Yaşanmışlıkları acıları tatlıları kır(z)gınlıkları yeri geldiğinde geride bırakabilme becerisi.
Yine de
arkadaşlık bence bıraktığın yerden devam edebilmek hayat ne getirmiş / götürmüş olursa olsun.
Gerçek sevgi nedir?
Onun da seni hala "sevdiğini" ummak mı?
Aramasa da aramak mı? İyiyi özleyip kötüyü unutmak mı?
Sözüm sana B.
Arkadaşım olur musun yeniden?
Yapyağmurda sırılsıklam ıslandığımız İstanbul'da hep seni hatırlıyorum ben. Bugünlerde daha çok geliyorsun aklıma. Neden?
Sesini duymak bana çok iyi geldi ondan mı?